Son söylediklerim ile onu galiba tahrik etmiştim. Çünkü iyice üzerime eğilerek boynuma yaklaşıyordu. 'Bu söylediklerine pişman olacaksın.' Dudaklarını boynumda hissettiğimde ellerimi onu geriye doğru itmek için göğsüne koydum.
'Merhaba efendim, birşey içermisiniz?' Yanımızda bir hostes belirince Aiden zaten kendisi çekildi. 'Evet ben bir kahve alabilirmiyim acaba? Bey efendi için de bir bardak soğuk su lütfen.' Hostes başını salladıktan sonra bardakları doldurdu.
Aiden'a baktığımda yüz ifadesinden dolayı güldüm. 'Aklından çıkar.' Şaşırmış bir şekilde bana baktı. 'Neyi?' Gözlerimi onun kine diktim. 'Sana istediğini vermeyeceğim.' Yüzünde bir gülümseme belirdi. 'Ben almasını bilirim.' Hostes gittikten sonra tekrar üzerime doğru eğildiğinde elimdeki bardağı bilerek üzerine döktüm. 'Ne yapıyorsun!'
'Ops, pardon sen öyle eğilince..' şirince gülümsedim. Elini bana doğru uzatıp elimdeki bardağı aldı ve koltuğun yanına bıraktı. 'Şu an sana yapmak istediklerimi hayal bile edemezsin.' Nefesi yüzüme çarpıyordu ve ifadesi fazlasıyla ciddiydi.
Ops, acaba fazlamı ileriye gitmiştim?
Ellerini tekrar üzerimde hissetiğim. 'İnsanlar bize bakıyor kes şunu.' Ellerini üzerimden ittim. 'Umrumda değil.' Nefesimi dışarıya doğru üfledim.
Dışarıda hava kararmaya başlamıştı, ve bu yüzden uçağın içindeki ışıklarda kısılmıştı. Aiden tekrar üzerime eğilmek istediğinde onu elim ile durdurdum. 'Benim tuvalete gitmem gerekiyor.' Ayağa kalkıp, önünden geçerek tuvalet kabinine doğru ilerledim. Salak kafam böyle oyunlar senin neyine ki zaten? Bir kerede uslu uslu otur.
Tuvalet kabinine girdiğimde kapıyı kapatamadan dışarıdan birisi beni engelledi. Daha tepki veremeden Aiden içeriye girip kapıyı arkasından kilitledi. 'Ne yapıyorsun?' Paniklediğim için sesim biraz yüksek çıkmıştı. 'Şşh, istediğimi almaya geldim.' Kendimi toparladıktan sonra bir adım gerilemeye çalıştım. Bu oyuna başlamıştım bir kere, bozamazdım ama ona istediğinide vermeyi düşünmüyordum.
Attığı adım ile aramızdaki mesafeyi kapatarak beni kabinin duvarı ile arasına aldı.
Ellerini başımın yanına yerleştirerek kaçmamı da engelledi. 'Sana alamayacağını söylemiştim.' Gözlerimi onun gözlerine diktim. 'Bu güne kadar istediğim herşeyi aldım.' Ellerinden birini duvardan çekip kalçama yerleştirdi. 'Demekki herşeyin bir ilki varmış, ben o elde ettiklerinden olma..' cümlemi bitiremeden dudaklarını dudaklarımda hissettim. Onu karşılık vermeden üzerimden itmeye çalıştım ama bu onu sadece beni daha sert öpmeye itti. Dudaklarımdan ayrılıp bu sefer boynuma öpücükler kondurmaya başladı.
Evet bu oyunu başlatarak bir yanlış yapmıştım şimdi ise toparlamam gerekiyordu.
Boynuma küçük öpücükler kondurmayı bırakıp emmeye başlamıştı. 'Aiden.' Tanrım bu neden bu kadar iyi hissetiriyordu. Onun öpüp, emmesiyle, ağzımdan bir inlenme kaçtı.
Bunun üzerine başını kaldırıp bana sırıtarak baktı. 'Sana ismime ihtiyacın olacağını söylemiştim bebeğim.'
Tam ellerini tişörtümün altına kaydırırken onu durdurdum.
Gözlerimi devirmemek için kendimi zor tuttum. Göğsünün üzerindeki ellerimi yavaşca pantoluna doğru indirdim. 'Tamam haklıydın, ama burda olmaz. Uçaktan inene kadar beklemeliyiz.' Alt dudağımı ısırarak ona baktım.
'Bence burada halledebiliriz.' Deyip tekrar yüzünü boynuma gömdü. 'Olmaz!' Dedim tekrar. 'Beni zevk ile bağırtacağına söz vermedinmi? Burada olmaz.' Parmaklarım ile kemerinin kenarıyla oynadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Game of Seduction | 18
Teen FictionAdım Aiden.' Diğer kulaklığımı da çıkartıp başımı adının Aiden olduğunu öğrendiğim çocuğa döndüm. 'Adını sorduğumu hatırlamıyorum.' Onu bozmaya çalışsam bile sırıtmaya devam ediyordu. 'Biliyorum, ama az sonra şu ilerideki tuvalet kabininde ihtiyacın...