32. Yalan (2)

2.6K 107 51
                                    

Uzun bir süre hiç bir şey yapmadan onları izledim. Küçük çocuğun Aiden ile nasıl oynadığını, kadının onunla nasıl konuştuğunu. Hâla inanmıyordum ama. Kendi gözlerim ile görmeme rağmen inanmıyordum. Aiden böyle bir şeyi yapamazdı. Bunca zaman bunu saklamış olamazdı.

Bir süre sonra kadın çocuk ile ayrıldıktan sonra Logan arabanın kilidini açtı. Aiden'ın yanına gitmeme izin veriyordu. 'Seni burda bekliyorum Grace.'

Elim titreyerek arabanın kapısını açtım. Logan'a bir cevap vermemiştim, artık ne diyeceğimi bile bilmiyordum. Yavaş yavaş Aiden'ın oturduğu banka doğru yürüdüm. Henüz yolu yarılamadan fark etmişti beni. Yüzünde şaşkın bir ifade ile ayağa kalktı. 'Grace?' Ne kadar ona doğru koşmak istesem bile yapamıyordum. İlk önce cevaplara ihtiyacım vardı. Ona yaklaştığımda bana doğru bir adım atarak sıkıca sarıldı. 'Sen iyi misin, Logan sana bir şey yapmadı değil mi?' Bir adım gerileyerek başımı iki yana salladım.

İlk önce derin bir nefes alarak, gözlerimi onunkilere diktim. 'Nolur yalan de Aiden?' Ne demek istediğimi anlamamıştı. 'Lütfen bu da Logan'ın bir oyunu de, sana asla böyle bir şey yapmam de.' Galiba artık az önce ki olanları, gördüğümü anlamış olmalıydı. Bir cevap vermeden bana baktı. 'Aiden lütfen, yapmadım de. Buna şu anda çok ihtiyacım var.'

Doğruydu, gözlerinden anlamıştım. Bir şey söylemesine gerek kalmamıştı bile. 'Lanet olsun! Neden? Neden söylemedin?' Sonunda konuşmaya karar vermişti.

'Grace dinle.' Başımı iki yana salladım. 'Altı yıl uzun bir süreydi kabul, ama neden söylemedin?' Gözlerimden akan yaşları elimin tersi ile sildim. 'Nolur yalan de! Çocuk benim değil, evli falan da değilim de lütfen!' Artık yalvarıyordum resmen.

'Düşündüğün gibi değil.' Hâla karşısındaydım. 'Nasıl peki?' Ne derse inanmaya hazırdım. 'Biz boşanmak üzereyiz, bitecek hepsi.' Dudaklarının arasından dökülen kelimeleri canımı daha da çok yakıyordu. İnkar da etmiyordu üstelik.

'Bu bana bu kadar büyük bir yalan söylediğin gerçeğini değiştirmez.'

'Grace lütfen.' Logan doğruyu söylemiş. Koca bi yalan yaşıyor muşum. 'Aiden her şeyi affedebilirdim. Yemin ederim ki affedebilirdim ama beni kandırdın.' Bana yaklaşmaya çalıştığında bir adım geriledim. 'Logan'a inanmak istemedim, Aiden bunu asla yapmaz dedim!' Konuşmaya çalışırken sesim titriyordu. 'Yapmışsın ama, lanet olsun ki yapmışsın.' Bu sefer ben gerileyemeden tuttu. 'Özür dilerim.' Hâla yanaklarımdan göz yaşlarım süzülürken keyifsizce güldüm. 'Artık çok geç.' Şu an yapacağım şey en çok benim canımı yakacaktı. Yapmak zorundaydım ama böyle yaşayamazdım ki. Parmağımdaki yüzüğü çıkartarak avucunun içine bıraktım. 'Bu benim değil, eşinin parmağında olmalı.' Artık yüzüne bakamıyordum bile. Hıçkırıklara boğulmaktan korkuyordum. Ona arkamı döndüğümde bana seslendi.

'Onun yanına mı gidiyorsun yine? Baksana bizi ayırmaya çalışıyor neden böyle yapıyorsun?' Logan'ın amacının bu olduğunu ben de biliyordum. Ama bana yalan söyleyen o değil, Aiden'dı. Böyle paramparça olmamın sebebi Aiden'dı.

Arabaya doğru ilerlediğimde Logan arabasına yaslanmış beni bekliyordu. 'Kimseye bu kadar gözü kapalı güvenmemelisin.' Elimin arkasıyla gözyaşlarımı sildim. Onun yanında ağlamak istemiyordum. 'Gidelim mi artık?'

Logan beni tekrar o eve götürmek yerine babamın evine bırakmıştı. Kapının önünde durduğunda torpido gözünü açarak içinden çantamı ve bir kutu çıkardı. 'Numaram içinde kayıtlı.'

Telefon kutusunu bana verdiğinde, bir cevap vermeden arabadan indim. Kapıyı çaldığımda beni Laurel karşıladı. 'Grace?' Yanından içeri geçerek direkt olarak eski yatak odama geçtim. Kapıyı ardımdan kilitleyerek yatağıma uzandım.

Game of Seduction | 18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin