Sabaha karşı bastırmaya başlamıştı uykum. Zaten galiba en fazla bir iki saat uyumuşumdur, çünkü kalktığımda kendimi fazla yorgun hissediyordum.
Elimi yüzümü yıkayıp, rahatlamak için odamdan çıkıp banyoya doğru ilerledim. Kapıyı açmak için elimi uzattığımda kapı içeriden açıldı ve Aiden çıktı dışarıya. Belinde sadece bir havlu, omuzlarında ise saçlarından akan su damlaları.
'Günaydın.' Dedim kendimi gözlerine bakmaya zorlayarak. 'Günaydın güzelim.' Bana doğru eğildiğinde elimi göğüsüne yerleştirip durdurdum. Tamam barışmış olabilirdik, ama henüz başa dönmek için hazır değildim.
Anlayış göstererek banyo kapısının önunden çekildi. Başka birşey demeden banyoya girip, ardımdan kapıyı kapattım.
Elimi yüzümü soğuk su ile yıkadıktan sonra banyodan çıkıp tekrar yatak odasına girdim. Paige'ın bana verdiği kıyafetleri üzerime geçirip, aşağıya indim.
'Günaydın.' Paige'ın neşeli sesi kulaklarıma dolarken, kendimi gülümseyeme zorladım. 'Günaydın.'
Mutfak masasına geçtiğimde, Mason bana bir bardak kahve uzattı. 'Uyuya bildinmi?' Başımı salladım. 'Evet.' Karşıma geçerek, kendi kahvesini yudumladı.
Şu Vortex işini halletmemiz gerektiğini biliyordum, ama ilk önce halletmem gereken başka birşey vardı.
Telefonum, kimliğim, eşyalarımın hepsi hâla Logan'daydı. Bir şekilde onları almam gerekiyordu hotel odasından.
'Mason arabanın anahtarlarını ödünç alabilirmiyim?' Başını kaldırıp bana baktı. 'Bir işin mi var?' Başımı salladım. 'Teyzemi ziyarete gitmeyi düşünmüştüm.' Ona doğruyu söylesem, hayatta gitmemi izin vermezdi.
'Teyzen mi?' Soru sormamasını ummuştum ama malesef. 'Evet teyzem, bir iki saate geri dönmüş olurum.' Galiba inanmıştı çünkü cebinden çıkarttığı anahtarları bana doğru uzattı. 'Yolu bulabilirmisin? İstersen ben götürebilirim.' Bu sefer araya Paige girmişti. Başımı iki yana salladım. 'Kendimi kurtarabilirim merak etmeyin.' Mason'un elindeki anahtarları alıp, ayağa kalktım. 'Teşekkürler.'
Dışarıya çıkıp, arabaya bindim. Arabanın navigasyon sistemine hotelin adresini girip, yola çıktım.
Henüz ne yapacağımı, ya da odaya nasıl gireceğimi bilmiyordum. Bunları artık orada düşünürdüm.
Hotelin önüne park ettikten sonra, içeriye girdim. Yukarıya çıkmak için asansörlere ilerlediğimde birden adımı duydum. 'Bayan Summers!' Olduğum yerde durup arkamı döndüm. Görevlilerden birisiydi.
'Bay Carter az önce kahvaltı için dışarıya çıktı efendim.' Bu süper haberdi!
'Ciddimisiniz? Odanın kartı ondaydı.' Dedim. 'Size hemen yeni bir kart verelim efendim.' Deyip, resepsiyona doğru ilerledik.
'Buyrun.' Bana uzattığı kartı alarak gülümsedim. 'Teşekkür ederim!'
Bunun bukadar kolay olabileceğini düşünmemiştim. Asansöre binip, odaya çıktım. Kilidi açmak için kartı uzattığımda biri birden bileğimi kavradı.
'Teyzenin bu hotelde kalması ne kadar da tesadüf.' Aiden'i gördüğümde rahatlamışcasına nefesimi dışarıya üfledim. Bir an Logan'ın geldiğini düşünmüştüm.
'Ne işin var burda Aiden?' Bileğimi bıraktı. 'Teyzen New York'ta değil Grace. Buraya geleceğini anlamak zor olmadı ve seni yanlız bırakamazdım.'
Kapıyı açtıktan sonra içeriye geçtim. 'Peki, kapıda dur o hâlde. Biri gelirse haber edersin.'
Eşyalarım tıpkı bıraktığım gibi duruyordu. Sadece arabasında bıraktığım telefonum yoktu. Nereye koymuş olabilirdi ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Game of Seduction | 18
Teen FictionAdım Aiden.' Diğer kulaklığımı da çıkartıp başımı adının Aiden olduğunu öğrendiğim çocuğa döndüm. 'Adını sorduğumu hatırlamıyorum.' Onu bozmaya çalışsam bile sırıtmaya devam ediyordu. 'Biliyorum, ama az sonra şu ilerideki tuvalet kabininde ihtiyacın...