Atılan çığlık ile bir saniyeliğine bile olsa dikkatim dağılmıştı. Jarvis'in bunu bana karşı kullanacağını biliyordum. Hazırlıklıydım da.
Tekrar ona doğru dönmem ile tetiği çekmeye hazırlandığını görebiliyordum. Tereddüt bile etmeyecekti.
Silahın patlaması ile önüme birinin atlaması bir olmuştu. Bir iki adım gerilediğinde kavrayabilmiştim olanları.
'Grace!' Ama nasıl olurdu? Onun burada ne işi vardı? Düşecek gibi olurken onu tuttum. Yaralanmıştı.
Beni korumak için kendini önüme atmıştı! Lanet olsun, asıl benim onu korumam gerekiyordu.
'Bana bak Grace, Sakın gözlerini kapatma!'
Yavaşca yere yatırırken gözlerini kapatmaması için dua ediyordum.
Jarvis piçine bakmak için başımı kaldırdığımda o çoktan kaybolmuştu bile.
Grace ise onun yüzünden şimdi kollarımda can çekişiyordu.
Beyaz elbisesi kırmızıya dönmeye başlamıştı bile. Bir an önce bir şeyler yapmam gerekiyordu. 'Grace bana bak lütfen.' Kanamasını biraz olsun durdurabilmek için yarasına bastırdım.
Gözlerini bir kaç kez kırpıştırarak bir şey söylemeye çalıştı. Söyleyemedi ama, bir kaç hırıltı dışında ağzından bir şey çıkmadı. Direndiğini görebiliyordum. Uyanık durmaya çalışıyordu ama güçsüz düşüyordu.
'Grace!' Gözlerini kapattığında tekrar açmadı. Açamadı. Şu an nerede olduğum, ne yaptığımız umrumda bile değildi.
'Grace?!' Yanıma Mason eğilmişti. 'Onun ne işi var burda? Ne oldu?'
'Mason arabayı getir!' Cümlemi tekrarlamadan koşarak uzaklaştı.
'Dayan Grace, iyi olacaksın. Söz veriyorum.'
Onu yavaşca kucağıma alarak arabanın geldiği yöne doğru ilerledim.
Ona bir şey olmayacaktı. İyileşecekti.
Mason arabayı durdurduğunda onu arka koltuğa yatırdım, ardından başını dizime yaslayarak yanına geçtim.
'Acele et! Fazla kan kaybediyor.' Çukurlu yolda sarsılarak giderken Grace bir ara gözlerini açtı.
'Aiden..' cümlesini bitiremeden onu durdurdum. 'Gücünü harcama, iyi olacaksın sevgilim.'
Zor nefes aldığının farkındaydım. Acısı çok fazla olmalıydı. Benim canım bu kadar yanarken kim bilir o ne durumdaydı.
'Dayan sevgilim, az kaldı.' Tekrar kapatmıştı gözlerini. Nefes alıyordu ama. Bütün yol boyunca durmadan kontrol ettim.
Güçlüydü o, atlatacaktı. Birlikte atlatacaktık.
Mason sonunda arabayı hastanenin önünde durdurduğunda acele ile arabadan indim. Grace'i kucağıma alıp acile doğru koştum.
'Yardım edin!' Mason önden koşarken, bir kaç saniye sonra arkasında sedye ile birlikte gelen görevlilerle döndü.
Onu sedyenin üzerine yatırdıktan sonra arkasından hastaneye girdim.
'Burada bekleyin beyefendi.' Hemşirenin beni arkaya doğru itmesiyle, ameliyathaneye girdiğimi farkettim.
Onu nasıl bırakabilirdim orada?
'Siz iyi misiniz?' Hemişere üzerimdeki kanla bulanmış gömleğe baktı.
'Kan benim değil.' Hemşire başını sallayarak tekrar ameliyathane'ye girdi.
Sinirle yumruğumu duvara geçirdim. Jarvis'i kendi ellerim ile gebertecektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Game of Seduction | 18
Teen FictionAdım Aiden.' Diğer kulaklığımı da çıkartıp başımı adının Aiden olduğunu öğrendiğim çocuğa döndüm. 'Adını sorduğumu hatırlamıyorum.' Onu bozmaya çalışsam bile sırıtmaya devam ediyordu. 'Biliyorum, ama az sonra şu ilerideki tuvalet kabininde ihtiyacın...