32. Kum torbası

20.9K 537 12
                                    

Bölümü geciktirdiğim için çok özür dilerim, bütün haftam sınavlar ile geçti ve yazmaya anca fırsatım oldu. Umarım beğenirsiniz!♡

Gözlerimi açtığımda içimde tuhaf bir his ile aniden yattığım yerden doğruldum.

Saat'im çalmamıştı ve okula geç kalmıştım! 'Sakin ol.' Başımı kaldırıp Aiden'a baktım. 'Geç kaldık ne duruyorsun?'

Örtüyü üzerimden atıp ayağa kalktım. 'Bugün okula gitmiyoruz.' Deyip beni kolumdan tutarak yatağa geri çekti.

'Ne?' Neden gitmiyorduk? Kahretsin bay Archer'ın dersiydi ilk ders. 'Bize izin verdim bugünlük, bütün gece uyumadık zaten.'

Bütün gece gözlerimi kırpmayıp, sabaha karşı dalmıştım uykuya. Durduramadığım düşünceler başımı şişiriyordu. Olacaklardan korkmaya başlamıştım, Aiden buna gerek olmadığını belirtse bile kendimi tutamıyordum.

Nefesimi dışarıya üfleyip tekrar yanına uzandım. Hâla uykum vardı, ve sakin bir güne ihtiyacım vardı. Yani itiraz bile etmeyecektim.

Aiden'ın saçım ile oynadığını hissedebiliyordum. 'Sen hiç uyumadınmı?' Başını iki yana salladı. 'Benim çok uykum var.' Başıma bir öpücük kondurdu. 'O hâlde uyu hadi.' Yanağımı göğsüne yaslayıp gözlerimi kapattım.
--

Gözlerimi tekrar açtığımda Aiden yanımda yoktu. Komdinin üzerindeki duran telefonunu alıp saate baktım. 1 buçuk. Telefonu tekrar yerine bırakıp kalktım. Bu sefer uykumu alabilmiştim. Banyoya geçip elimi yüzümü yıkadıktan sonra üzerime dün giydiğim mini gri elbiseyi geçirdim. Yanımda şu an başka birşey yoktu. Ve ardından odadan çıktım.

Aşağıya indiğimde Aiden görünmüyordu. Mutfakta da yoktu. 'Aiden?' Nerdeydi bu ya? Kocaman evde beni yanlız bırakmış olamazdı değilmi? Telefonu yukarıdaydı, yani evde olması gerekiyordu.

Koridorda illerlediğimde, odanın birinden ses geliyordu. Kapıyı açtığımda olduğum yerde kala kaldım.

Aiden tişörtsüz bir şekilde önünde asılı olan koca kum torbasını yumrukluyordu ve bütün kasları ortadaydı.

Kum torbasının yanında bir çok ağırlık da duruyordu kenarda. Galiba onu bütün gün böyle izleyebilirdim.

Sonunda beni farkettiğinde durup, bana doğru döndü. 'Bakmaya devam mı edeceksin?' Teninin üzerindeki ter, ıslanmış saçları, kasları tanrım bu nasıl bir resimdi böyle?

'Evet, bence görüntü gayet iyi.' Gülerek elindeli boks eldivenlerini çıkarttı. Ardından üzerime doğru geldi. 'Aiden yapma!' Odanın diğer tarafına kaçıp, kum torbasının arkasına geçtim. Aiden arkamdan gelerek beni tutmaya çalıştı. 'Terlisin, yapma!' Gülerek arkaya doğru adım attım. Aiden ise dediklerime aldırmayıp üzerime doğru geldi. Beni duvar ile arasına kıstırdığında sırıttı.

'Şu durumdan rahatsız olduğunu mu ima ediyorsun?' Alt dudağımı ıssırdım. Kesinlikle rahatsız olmuyordum ve bunu o da biliyordu. Ellerini duvardan çekip, belime yerleştirdi. Ve ardından yavaşca üzerime doğru eğildi. Bunu her yaptığında kalbim deli gibi çarpmaya başlıyordu. Bana her dokunduğunda tenim resmen alev alıyordu. Her seferinde heycanlanıyordum.

Dudaklarımız birleştiğinde, kollarımı boynuna sarıp ona karşılık verdim. Ona karşılık verdiğim anda, dudaklarımızı tekrar ayırdı. 'Bende öyle düşünmüştüm.' Gülerek Aiden'ı üzerimden ittim. 'Gıcık!' Ona karşı koyamadığımı biliyordu ve bunu bana karşı kullanıyordu.

Onu arkaya doğru itip, duvar ile arasından çekildim. Yerde duran eldivenlerden birini alıp elime geçirdim. Aiden kollarını göğsünün altında bağlayıp, duvara yaslandı.

Game of Seduction | 18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin