8. Vaad

59.5K 934 65
                                    

Belki salakcaydı, belki ben gerizekalının önde gideniydim ama ağzımı kapalı tutamıyordum işte.

'Hep vaad, hep vaad. Ama içraata geldimi, tık yok.' Geriye gitmeyi bırakıp üzerime gelmesini seyrediyordum.

Artık dip dibeydik. Başımı hafiften kıpırdatmam onunla dudak dudağa olmama yeterdi. 'Çok istiyorsun değilmi? Vaadlerimi gerçekleştirip seni altıma almamı?'

Elini, elbisemin çıplak bıraktığı bacağımda hissettiğimde kalp atışlarım hızlandı. Ve bunu Aiden'ın duyduğuna kalıbımı basabilirdim.

Onu tahrik eden bendim, şimdi geri çekilemezdim. Gerizekalısın Grace. Neden çeneni kapalı tutup gitmiyorsun ki?

'Bu sefer becerebileceğinden eminmisin?'

'Seni in in inletirken, söylediğin bütün bu sözlere pişman olacaksın Grace.' Elini baçağımdan kalçama doğru kaydırıp sıkmaya başlamıştı.

Birden beni aşağıya doğru çekti ve ne olduğunu anlayamadan kendimi onun altında buldum.

Kahretsin bu durum tamamen yanlış yerlere gidiyordu.

Belimdeki elinin yukarıya göğsüme doğru kaydırdığını hissettim.

'Aiden.'

'Şhh. Yoksa pes mi ediyorsun?' Of kahretsin neden bu kadar kolay sinirleniyordum.

'Hayır, sadece kendine güvendiğin kadar iyi olmanı umuyorum.'

Bu dediklerinin üzerine altından kalkmayı kendime yediremezdim. Ama beni becermesini de istemiyordum.

Yataktaki elimi alıp şişmeye başlayan erkekliğine yerleştirdi. 'Bence seni fazlasıyla tatmin edecektir.'

Bu çocuk sırf bu ses tonu ile kızları baştan çıkarabilme gücüne sahipti. Ama sorun benim o kızlardan olmamdı. Sorun benim inatçı gerizekalının teki olmamdı.

Kapının dışından bir ses ile Aiden'ı üzerimden itip kendimi toparladım.

Tanrıya şükür kapı açılmadan o da kendini toparlaya bilmişti. Çünkü kapıyı açan babamdı.

'İşte buradasın.' Bakışları Aiden'a kaydığında yanlış birşey düşünmesine izin vermeden araya girdim. 'Bu konuşmayı burada yapabilmem için bana izin verdiğine teşekkür ederim Aiden.' Umarım afallamazdı. Babam bana şaşkınlıkla bakarken açıklamaya çalıştım. Yataktan kalkmadan elime aldığım telefonumu gösterdim. 'Annem. Bütün gece aradı.' Bu konuda biraz hassas olduğumu bildiği için üzerime gelmedi.

'Pekâla ben aşağıdayım. Konuşman bitince gelirsin.' Çıkmadan Aiden'a baktı.

'Benim de ceketime içki döküldü efendim, hemen değiştirip geliyorum.' Bu açıklamısı üzerine başını sallayarak çıktı odadan.

Nefesimi rahatlamışcasına dışarıya verdim. 'Neredeyse yakalanıyorduk.'

'Bu sefer ucuz kurtardın bayan Summers.' Bu kelimeler dudaklarından dökülürken üzerime yürüdü. 'Birdahakine affım yok, seni sabaha kadar hissizce sikeceğim.'

Son dediklerini kulağıma fısıldayıp, ardından boynuma küçük bir öpücük kondurmuştu. Arkasını dönüp giderken gözlerimi büyütmüş bir şekilde bakıyordum.

İşte şu anda gözümü birazcık korkutmuştu.

Yatağın üzerine oturup yüzümü avuçlarımın içine sakladım. Tamam bu oyunu oynarken amatörce değildim ama daha önce bu şekilde kimseyle birlikte olmamıştım. Nasıl olduğunu anlamıyordum ama Aiden'ın yanında düşünmeyi bırakıp, otomatikmen hareket ediyordum.

Onun devam ettirdiği oyunu sadece iki şekilde biterdi. Ya istediğini verecektim, yani bekaretimi. Ya da pes edecektim.

Nefesimi dışarıya üfledim. Kaybetmekten hiç hoşlanmıyordum, ama ilkiminde özel olmasını istiyordum.

Artık bir şekilde kendimi bu durumdan kurtarmam gerekecekti.

Abby! Evet belki ona anlatırsam bana yardım ederdi. Evet evet, kesinlike bunu ona anlatmalıydım hem Abby onu benden daha iyi tanıyordu.

Ayağa kalkıp aşağıya indim. Etrafıma bakıp Abby'i aramaya başladım.

Tabiki bulunduğumuz davette birşey anlatamazdım, ve bunun için onu bizde kalmaya ikna etmiştim.
--
'Ne yaptın, ne yaptın?!' Gözlerini pörtletmiş bir şekilde bana bakıyordu. Az önce ona Aiden ile baştan beri aramda olanları anlattım.

'Uçakta fazla sinirliydim, o da öyle konuşunca ne bileyim. Onu tekrar göreceğim aklımın ucundan bile geçmediki.'

Abby hâla pörtlek gözler ile bana bakıyordu. 'Birşey söylesene.'

'Peki geldiğinde neden bitirmedin?' Nefesimi dışarıya üfledim haklıydı. 'Sarhoştum.' Başını iki yana salladı.

'Sen bitmissin kızım, elinden asla kurtulamazsın.' Bu sefer gözlerini pörtleten bendim. 'Hayır öyle deme.'

Başını salladı tekrar. 'Bu çocuk bügüne kadar ne istediyse elde etmiştir, seni de elde edene kadar durmaz.'

'Of gerizekalı Grace.' Deyip alnıma vurdum.

'Sende en kıymetlisinden vurmussun, o da haklı şimdi.'

'Of Abby, sen kimin tarafındasın?' Güldü. 'Yandın sen.'

Aynen yandım ben. 'Peki çok merak ettim. Onu öylece bıraktığında nasıl bir tepki verdi?'

Aklıma tekrar depodaki olanlar geldi. Orada onu pantolonundaki şişlik ile yanlız bırakmıştım. 'Çok sinirliydi.'

'Birdaha onunla yanlız kalmamaya çalış.' Başımı salladım. 'Aynen onu yapacağım zaten.'

'Normal bir durumda olsaydınız aslında çok yakışırdınız.' Şimdi bunları düşünecek durumdamıydım?

Abby'e baktığımda telefonu ile uğraşıyordu. Bir süre sonra kendi telefonumun titremesiyle ekrana baktım.'

AbbyD sizi bir fotoğrafta etiketledi. Fotoğrafı açtığımda bir kaç saat önce davette çekildiğimiz fotoğrafa baktım. (Önceki bölümdeki mülti) saniyeler içinde beğeni yağmuru yağdı, ardından ise bana gelen takip istekler.

Telefonumun ekranını kilitleyip kendimi yatağıma attım.

'Bak ne düşündüm.' Karnımın üstüne dönerek başımı kollarıma yasladım. 'Aiden bence senden hoşlanıyor.' Kaşlarımı kaldırdım. 'Ne alaka?'

'Eğer konu gerçekten sadece oyun olsaydı, hiç bir şeyi umursamayıp, seni o gece bırakmak yerine istediğini alırdı.' Nefesimi dışarıya üfledim.

'Bence sadece hırs, hoşlandığı falan yok.' Başını salladı.

'Eline geçen diğer fırsatlarıda kullanmamış. Onunla uğraşmanı istiyor.' Aslında söyledikleri mantıklıydı. Gerçekten doğru olabilirmiydi?

Keşke düşünce okuma gücüm olsaydı. Hayat okadar kolaylaşırdıki.

'Peki asıl soruya gelelim.' Gözlerimi Abby'e diktim. 'Sen ondan hoşlanıyormusun?'

'Hayır!' Galiba cevabımı biraz hızlı vermiştim. 'Yani tamam Aiden çok yakışıklı fena karizmatik ama ona karşı birşey hissetmiyorum.' En azından bunlar mantığımın sözleriydi. Peki bana dokunduğunda ne hissediyordum?

Hiçbirşey Grace, hiç bir şey. Galiba kendime de yalan söylemeye başlamıştım.

'Yılbaşı partisi.' Düşüncelerimden çıktığımda Abby'nin dediğini duydum. 'Ne olmuş?'

'Birbirinizi orda tekrar görürsünüz.' Evet doğru söylüyordu. Orada onu mutlaka görürdüm. Ama bunu katiyen istemiyordum.

'Gitmesemmi?' Bu soruyu aslında daha çok kendime sormuştum. 'Elbette geliyorsun, beni yanlız bırakamazsın.'

Gitmeliydim, daha yeni yeni arkadaş ediniyordum zaten. Bir şekilde kendimi kurtaracak birşeyler bulurdum herhalde.




Game of Seduction | 18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin