Selamm, biliyorum yeni bölüm biraz geçikti. Sınavlara çalışmaktan yazmak için zaman bulamadım malesef. Hızlıca yazdığım için açıkcası bu bölüm pek içime sinmedi, ama sizi daha fazla bekletmek istemedim.♡
♡♡♡♡♡Arabayı evinin önüne park edip inmişti. Ben inmekte tereddüt ediyordum. Ya evde birileri varsa?
Aiden kapımı açtığında yüzüme bakabilmek için biraz eğildi. 'Evde kimse yok, babam yurtdışında.' Sanki düşüncelerimi okumuştu. Nefesimi dışarıya üfleyip arabadan indim.
Eve girdiğimizde söylediği gibi kimse yoktu. Salona geçip oturduğumda, Aiden yanıma geldi. 'Bak Grace, sana söz veriyorum. Ne Mason, ne Jay ne de başka biri, sana hiç bir zarar veremeyecek. Buna izin vermem.'
Başımı omuzuna yaslayıp elini tuttum. Birden aklıma geçen gece söylediklerim geldi. "Ben zaten yanında değilim Aiden!" Bu sözleri üzerine, bunu söylediğime tekrar pişman olmuştum.
'Ben.. şey.' Elini yavaşca sıkıp başımı hafif kaldırdım. Belki bunu söylemek garip gelebilirdi. Daha sevgili bile değildik ama yinede söyleme gereği duydum. 'Geçen ki dediklerimde ciddi değildim. Geçmişinde ne yaşadıysan, ne yaptıysan umrumda değil! Ben herzaman yanında olacağım, şu andan itibaren ne olursa olsun.'
Bu dediklerimin üzerine yumuşak dudaklarını dudaklarımda hissettim. Bu sefer farklıydı ama, daha nazikti ve aynı zamanda içimde bir kıpırtı oluşturuyordu. Elimi kaldırıp yavaşca yanağına yerleştirdiğimde yeni çıkmış sakallarını hissedebiliyordum.
Daha sadece bir kaç haftadır tanıdığım biri nasıl oluyordu da kalbimin bukadar hızlı çarpasına neden olabiliyordu? Yerinden çıkıcak gibiydi ve bunu Aiden'ın duyduğuna da emindim.
Dudaklarımdan ayrıldıktan sonra gülümseyerek gözlerime baktı. Tanrım, bu nasıl bir tatlılıktı böyle?
Yüzümü boynuna gömüp kokusunu içime çektim. Keşke şimdi, tam şu anda zaman dursa ve bu an hiç bozulmasa.
'Geçmişte pişman olduğum bir çok yanlışım oldu.' Başımı hafif kaldırıp yüzüne anlamayarak baktım.
'En büyüğü ise bundan bir yıl önceseydi.' Galiba sonunda anlatacaktı. 'Jay herzamanki gibi başını belaya sokmuştu. Bizde Mason ile yanına gittiğimizde, kendimizi ters giden bir teslimatın ortasında bulduk.'
Derin bir nesef aldı. Yüzüne baktığımda bir yıl öncesine geri döndüğünü gördüm. Elini tutup yavaşca sıktım.
'Çıkan çatışmada birini vurdum.' Gözlerimi kocaman açtım. Duyduklarım doğrumuydu? Aiden birinimi öldürmüştü? 'Yapmamalıydım ama kendimi korumak zorunda kaldım.'
'Öldümü?' Hala gözlerimi büyütmüş bir şekilde ona bakıyordum. Çok şaşırmıştım, sakladığı şeyin böyle birşey olacağını düşünmemiştim hiç.
'Hayır, ama kurşun önemli bir siniri etkilemiş. Yani belden aşağısı artık tutmuyor.' Hayır demesi içime biraz olsun su serpse de yinede rahatlamamıştım.
'Öldüğünü sanıp kaçtım oradan. İşte en büyük hatam buydu. Belki kaçmasaydım, bir şekilde zararsız kurtulabilirdi.'
Elini bıraktığımda başını kaldırıp gözlerime baktı. Neden anlatmak istemediğini şimdi anlamıştım. Ama yanından ayrılmak gibi bir düşüncem yoktu.
Kollarımı boynuna sardığımda bana sım sıkı geri sarıldı. Galiba bir anlığına olsada kalkıp gideceğimi düşünmüştü.
'Ben kaçtığımda, Jay orada kalmış. Polisler gelincede yakalanmış. Yemin etmiştik üçümüzde. Ne olursa olsun birbirimizi gammazlamayacaktık. Jay korkunca konuşmuş. Kendisini kurtarabilmek için, düzenlediği teslimatı benim üzerime yıkmıştı.'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Game of Seduction | 18
Teen FictionAdım Aiden.' Diğer kulaklığımı da çıkartıp başımı adının Aiden olduğunu öğrendiğim çocuğa döndüm. 'Adını sorduğumu hatırlamıyorum.' Onu bozmaya çalışsam bile sırıtmaya devam ediyordu. 'Biliyorum, ama az sonra şu ilerideki tuvalet kabininde ihtiyacın...