'Ama boynunda hâla benim izlerimi taşıyorsun.'
Refleks olarak elimi boynuma koydum. Morluklardan bahsediyordu. Kendimi kollarından kurtarıp yüzüne doğru döndüm. 'O izler bir kaç güne silinecek. Tıpkı benim, seni aklımdan sileceğim gibi.' Aiden'a tekrar sırtımı dönüp dans eden bedenler arasında dışarıya çıktım.
Dün intikamımı almıştım. Ve bunun ile beraber oyunu bitirmiştim en azından bitirdiğimi düşünüyordum.
Arka bahçeye çıktığımda, burada kimsenin olmamasına şaşırmıştım. Yukarıdaki terrasa çıkan merdivenin üzerine oturup boş boş önüme baktım. Sadece bir kaç dakika temiz havaya ihtiyacım vardı. Ardından tekrar içeri girip sabaha kadar dans etmek istiyordum.
'Bende seni arıyordum.' Abby'nın sesi ile başımı kaldırdım. 'Şey sadece temiz havaya ihtiyacım vardı.' Gülümseyerek yanıma oturdu. 'Az önce seni Aiden ile gördüm. Sana birşeymi dedi?' Başımı iki yana salladım.
Belki ağzımı kapalı tutmalıydım ama Abby'e olanları anlatma gereği duydum. En azından bir kısmını. 'Sana güvenebilirmiyim?' Soruma şaşırmış gibi bakıp başını salladı. 'Elbette.'
'Aiden Connor'u aslından daha önceden tanıyorum.' Kaşları havalanmış bir şekilde bana baktı. 'Uçakta, buraya gelirken tanıştık.' Derin bir nefes aldım. 'Ayrıca bay Connor babamın yeni ortağı.' Abby gülmeye başladı. 'Ve gördüğüme göre bu çocuk seninle ilgileniyor. Tanrım Melanie sakın duymasın!'
Bu sefer şaşkınlık ile bakan bendim. 'Nasıl yani ilgileniyor?' Gülmeyi kestiğinde tekrar konuşmaya başladı. 'Aiden'ı uzun zamandır tanıyorum ve daha önce hiç başka bir erkeğin yanındaki kıza adım atmadı. Aslında hiç bir kıza adım atmaz, onların gelmesini bekler. Ve evet Jay ile olanlarıda gördüm.' Gözlerimi devirdim. Benimle ilgilendiği fala yok. Sadece oyunu kazanmamı kendine yediremedi. Tabiki bunu abby'e henüz anlatamazdım.
'Mesela Melanie kaç yıldır peşinden koşuyor. İlgisini çekmek için elinden geleni yapıyor ama nafile. Aiden onu görmüyor bile.' Gülümsedim. Gerçekten doğru olabilirmiydi dedikleri? Yok hayır, kesinlikle oyun peşindeydi. Kafamı karıştırmamam gerekiyordu. 'Ayrıca laf aramızda, aram pek iyi değildir Melanie ile. Fazlasıyla gıcık oluyorum ve sırf ailelerimiz dost olduğu için takılıyoruz.' Gülümsedim. 'Merak etme sırrın bende güvende.'
'Neyse hava baya serin, içeriye girelim hadi.' Başımı salladım ve arkasından içeriye girdim.
Tekrar kızların oturduğu yere doğru ilerledik. Dedikoduların ortasına düşmüştüm resmen. Kim ne giymiş, kiminle ne yapmış. Anılan isimleri tanımasam bile dinlemesi zevkliydi.
Kızlar tanımadığım erkeklerle dansa kalkarken ben Melanie ile yanlız kalmıştım. Şimdiye kadar yanına gelen bütün erkekleri reddetmiş gözü sadece Aiden'ı görmüştü.
Aramızdaki sessizlik garipleşmesin diye onunla konuşmaya çalışmıştım ama bütün söylediklerine sadece gıcık olmuştum.
Abby haklıydı bu kız gerçekten çekilmezdi. Birden gözlerini büyütmül bir şekilde arkama baktı. 'İşte geliyor.'
Arkamı döndüğümde Aiden'ın bize yaklaştığını gördüm. Gözlerimi devirerek arkama yaslandım. 'Dans edelimmi?' Melanie'ye baktığımda gözlerinin içi parlıyordu. Aiden'ın uzattığı eli tutup ayağa kalktı.
Aiden ise bana arkasını dönmeden göz kırptı. İnanamıyorum. Bunu bana inat falanmı yapıyordu? Onu kıskanacağımı falan? Görmese bile gözlerimi devirdim. Gerçekten çok komikti.
Ayağa kalkıp içkilerin durduğu masaya gittim. Bu sefer Red Bull'u sallayıp bardağıma sadece vodka doldurdum. Kafama diktiğimde sıvının boğazımı yaktığını hissettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Game of Seduction | 18
Teen FictionAdım Aiden.' Diğer kulaklığımı da çıkartıp başımı adının Aiden olduğunu öğrendiğim çocuğa döndüm. 'Adını sorduğumu hatırlamıyorum.' Onu bozmaya çalışsam bile sırıtmaya devam ediyordu. 'Biliyorum, ama az sonra şu ilerideki tuvalet kabininde ihtiyacın...