Mason sevenler burda mı? ♡
Hastaneden aradıklarını anladığımda paniklemeye başlamıştım. 'Evet Grace benim.'
'Isaac Elliot az önce acile kaldırıldı ve acil durumda aranacak tek kişi sizdiniz.'
'Isaac?' Diğer taraftaki kadının dediklerini teker teker algılarken etrafım dönmeye başlamıştı.
'Grace kendine gel!' Bir taraftan bana destek olurken diğer taraftan elimden aldığı telefon ile meşguldu.
'Hadi gidiyoruz.' Telefonu tekrar elime tutuşturdu. 'Ne olmuş? O iyimi?'
Tamam ayrılmış olabilirdik. İyi bir ayrılık da değildi ama ona birşey olması tabiki de beni üzerdi.
'Kaza geçirmiş. Durumu ağır.'
Benim yüzümdendi. Her şey benim yüzümden. İnsanların hayatlarını mahvetmeden duramıyordum işte. Bir şekilde her şeyin içine ediyordum.
'Arabaya bin.' Hemen yanına gitmeliydim. Orada olmalıydım.
Direksiyonun arkasına geçip, arabayı çalıştırdım. Bagajı kapattıktan sonra Jen de atladı arabaya. Gaza yüklenerek hastaneye doğru yol aldım.
'Isaac, Isaac Elliot nerede?' Endişeli bir şekilde karşımdaki hemşireye bakıyordum.
'Az önce odaya alındı, lütfen sakin olun.' Beni sakinleştirmeye çalışsada nafile.
En son altı yıl önce bu kadar endişeli bir şekilde acile gelmiştim. O gün olanlar aklımdan hâla çıkmıyordu.
'Lütfen yanına gidebilirmiyim?' Başını sallayarak beni koridorun ilerisindeki odaya doğru yönlendirdi.
'Narkoz altında, uyanması biraz sürebilir.' Dediklerini duymuyordum bile. Sadece onu görmek istiyordum.
İçeriye girdiğimde yavaşca yatağa doğru ilerledim.
Beyaz yatağın üzerinde gözleri kapalı bir şekilde yatıyordu. Üzerinde mavinin açık tonunda hastane bluzu vardı. Rengi solmuş, yüzünde kocaman bir çizik, başi ise kısmen sargıdaydı.
Yaşadığını biliyordum en azından, iyileşecekti. Yavaşca yatağın kenarına yaslanıp, saçlarını okşadım. 'Lütfen uyan Isaac, lütfen.'
Gözyaşlarım, mavi bluzunun üzerine düştüğünde farkettim ağladığımı. Ona birşeyin olmasından korkmuştum. Çünkü ona değer veriyordum. Üstelik kendimi fazlasıyla suçlu hissediyordum. Benim yüzümden yapmıştı kazayı.
Birden odanın kapısı açıldığında kalktım ayağa.
'Bayan Summers?' Orta yaşlarında bir doktor girmişti içeriye.
'Benim?' Olumlu bir şekilde başını salladı. 'Bay Elliot hayati tehlikeyi atlattı sayılır. Onu bir iki gün daha burada tutmalıyız iç kanaması tekrar başlayabilir. Bunun dışında bir kaç kaburgası da hasar görmüş. Fazla hareket etmemesi gerekiyor.'
İç kanama mı demişti? Hayati tehlike mi? İçimdeki endişe artmaya başlamıştı ve doktor da bunun farkındaydı.
'Bakın bayan Summers, bay Elliot gayet iyi, onu sadece önlem için burada tutmamız gerekiyor. Lütfen toparlanın, onun tek ihtiyacı yüksek moral.' Başımı sallayarak tekrar Isaac'e baktım. 'Peki ne zaman uyanır?'
'İlaçların etkisi azalmaya başlamıştır, yani her an uyanabilir. Ben sizi artık yanlız bırakıyım. Dediğim gibi yüksek moral.'
Doktor odadan çıktığında derin bir nefes aldım. Haklıydı, kendimi toparlamam gerekiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Game of Seduction | 18
Teen FictionAdım Aiden.' Diğer kulaklığımı da çıkartıp başımı adının Aiden olduğunu öğrendiğim çocuğa döndüm. 'Adını sorduğumu hatırlamıyorum.' Onu bozmaya çalışsam bile sırıtmaya devam ediyordu. 'Biliyorum, ama az sonra şu ilerideki tuvalet kabininde ihtiyacın...