Okuyucu sayımız gittikce artıyor, ayrıca oylarınız için de çok teşekkür ederim. Bugün bir bölüm daha yayınlamaya karar verdim. Bir tür teşekkür olarak! Umarım oy ve yorumlara devam edersiniz. Çok öpülüyorsunuz!♡
♡♡♡♡
Telefonumun alarm sesi ile gözlerimi açtım. Bugün günlerden çarşambaydı ve ben şimdiden hafta sonunu dört göz ile bekliyordum. Yatak örtüsünü üzerimden atıp banyoya ilerledim. Rutin işlerimi hallettikten sonra üzerimi giyindim.
Şu son kaç gündür okula gidesim yoktu. Abby ve Chris birbirlerinden ayrılmıyorlardı ve bu yüzden Aiden ile de sürekli birlikteydik. Birlikteydik derken: o başkaları ile ilgilenirken ben telefonum ile uğraşıyormuş gibi yapıyordum.
Son partiden sonra tek kelime etmemiştik, zaten böyleside en iyisiydi.
Okulda geçen diğer zamanımı ise Jay ile geçiriyordum. Beni güldürüyordu ve bu hoşuma gidiyordu.
Hazırlandıktan sonra aynada kendime baktım. Üzerimde yırtık siyah skinny bir jean ve siyahlı grili bir gömlek.
Makyajımı hafif yapmıştım. Acaba babamı okula gitmemek için ikna edebilirmiydim?
Yok, hayır olmaz. Okula gideceğim, ve herşeye rağmen gülümseyeceğim. Ne Aiden umrumdaydı ne de diğerleri. Onların yüzünde kendimi kötü hissetmeyecektim.
Kendi kendime verdiğim gaz ile okul çantamı alıp odamdan çıktım.
Aşağıya indiğimde babamın hazırlandığını gördüm. Tabi ya, neredeyse unutuyordum. Bugün toplantısı için bir kaç günlüğüne New York'a gidecekti. 'Beni götürmemekte hâla kararlımısın baba?' Dedim şirince gülümseyerek. Başını iki yana salladı. 'Evet, hadi şimdi geç kalmada doğru okula.' Bana sarılarak bir öpücük kondurdu başıma. 'Ama baba..' cümlemi ortadan böldü. 'İtiraz istemiyorum Grace.' Nefesimi dışarıya üfleyip garaja doğru indim.
Artık yolları az çok öğrenmiştim, yani kendi arabam ile gidebiliyordum.
--'Aranızda bana Amerikan iç savaşını anlatabilen varmı?' Bay Archer'ın sorusunu duymuştum ama fazlasıyla düşüncelere daldığım için cevap veremiyordum.
'Mesela nezaman başlamıştır? Bay Garçia? Peki ya siz Bayan Fitzgerald?' Başımı kaldırıp, masanın üzerine oturan bay Archer'a baktım ve o onda göz göze geldik. 'Ah, bayan Summers.' Kahretsin.
'Amerikan iç savaşı 1861 yılında başlamıştır.' Başını gülümseyerek salladı. 'Peki bayan Donovan, bana bu savaşın nededini açıklarmısınız?' Önümde oturan Abby'e baktım.
'1860 yılında Abraham Lincoln'ın başkan seçilmesi. Çünkü aday olduğunda köleliğe bir son vereceğine dair söz vermişti. Lincoln'un bu sözü güneydeki eyaletleri korkutmuştur, çünkü gelirlerin çoğu alınan ve satılan kölelerden kazanılıyordu ve bu yüzden ikiye ayrılan bu bölge savaşa girmiştir.'
Uzun bir sessizlikten sonra kendimi tutamayıp Abby'nın yerine cevap vermiştim. 'Teşekkürler bayan Donovan.' Bay Archer bana göz kırparak ayağa kalktı.
'Kölelik, iç savaşın çıkmasının en önemli nedenidir.' Bay Archer dersine devam ederken etrafıma baktım. Aiden bu ders yoktu. Ve nerede olduğunu hiç merak etmiyordum. (!)
Zil çaldığında yerimden kalkıp kitaplarımı elime aldım. Sınıftan çıkarak koridordaki dolabıma ilerledim.
Ders kitaplarımı çantamdan çıkarttıktan sonra Abby'nin yanına gittim. Bu dersim boştu, ve Abby'e erkeklerin antremanını izlemek için söz vermiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Game of Seduction | 18
Teen FictionAdım Aiden.' Diğer kulaklığımı da çıkartıp başımı adının Aiden olduğunu öğrendiğim çocuğa döndüm. 'Adını sorduğumu hatırlamıyorum.' Onu bozmaya çalışsam bile sırıtmaya devam ediyordu. 'Biliyorum, ama az sonra şu ilerideki tuvalet kabininde ihtiyacın...