Ardından bana gönderdiği görsel ile ağızım açık kaldı. Birisi az önce Jay'e sarılırken fotoğrafımızı çekmişti. Fazla yakın gözüküyorduk fotoğrafta.
Gönderilen: Abby
Göründüğü gibi değil. Biz sadece kahve içtik, kim bu fotoğrafı neden çekmiş?Gönderen: Abby
Sana Jay'den uzak durmanı söylemiştim. Tanrım, umarım arkasından birşey çıkmaz.Gönderilen: Abby
Jay'le bir ilgisi yok, bütün gün birlikteydik onun yapacağı birşey değil.Jay'in özür diledikten sonra böyle birşey yapabileceğine inanmak istemiyordum. Ama kim neden benimle uğraşmak istesinki?
Gönderen: Abby
Yinede Jay'e fazla güvenme, başka kim neden böyle birşey yapsınki?Bakarsan aslında haklıydı, ama yinede insanların içindeki iyiliği görmeyi seçiyordum ben. Ayrıca Jay neden böyle birşey yapmak istesinki? Eline ne geçebilir?
Nefesimi dışarıya üfledim. Şimdi birde paparazzicilik mi oynayacaktık?
Eve geldiğimde Laurel'ın hazırladığı yemeklerden arıştırıp yukarıya çıktım. Yarın için yapmam gereken çok şey vardı.
--3 gün sonra--
Bugünün hatta haftanın son dersini bitirdirdiğimde masamdaki kitaplarımı topladıktan sonra sınıftan çıkmak için hazırlandım. 'Bayan Summers, sizinle görüşebilirmiyim?' Kaşlarımı kaldırarak bayan ingilizce öğretmenim olan bayan Samuels'a baktım. Bilmeden birşeymi yapmıştım?
'Merak etme seni iyi birşey için çağırdım buraya.' Sınıf boşaldıktan sonra bayan Samuelsın yanına gitmiştim. 'Sınıftakilere göre bu derste biraz daha ileridesin. Bizim daha yeni okuyaçağımız kitapları çoktan okmuşsun zaten.' Başımı salladım. 'Galiba kitap okumayı biraz fazla seviyorum.' Bayan Samuels güldü. 'Bu iyi birşey Grace ve senin gibi olan öğrencilere farklı bir ödev vermeyi pilanlıyorum. Tabi bu da puanlama karşılığında nasıl olur?'
Gülümsedim. 'Olur, yani kendimi geliştirmek isterim evet.' Başını salladı. 'Diğer öğrencilerle de konuştuktan sonra ödevi açıklıyacağım. Bunun yanında sana söylemek istediğim başka birşey var.' Masanın üstündeki bir kağıt parçasını bama uzattı. 'Jane Austen hayranısın, belki bu kitap sana göre birşeydir. Okumanı öneriyorum. Hatta istersen okulumuzun kütüphanesinde bulabilirsin.'
'Çok teşekkür ederim bayan Samuels, hemen bu kitabı aramaya gidiyorum.'
Sınıftan çıktıktan sonra kütüphaneye doğru ilerledim. Okul neredeyse boştu ve kütüphaneye girdiğimde hiç kimse yoktu. Neyseki kitaplar hem genre hemde alfabetik olarak düzenlenmiş olduğu için kolayca bulabilirdim.
Bir süre aradıktan sonra, kütüphanenin kapısının açılmasıyla içeriye birisinin girdiğini duydum. Aldırmayıp kitabı aramaya devam ettim. 'İşte buradasın.' Dedim kendi kendime kitabı elime aldığımda.
Birden birinin koluma yapışması ile kitabi yere düşürdüm. Başımı kaldırdığımda ise Aiden'ın ateş püsküren gözleri ile karşı karşıyaydım.
'Ne yaptığını düşünüyorsun sen?' Nedediğini anlamayarak yüzüne baktım. 'Ne diyorsun sen ya, çek şü ellerini üzerimden.'
'Jay diyorum, fazla samimisiniz bu aralar.' Evet Jay ile son bir kaç gündür samimiydik. Dolaşan fotoğraflara rağmen, Jay'in dediklerine inanıp, aramıza mesafe koymamıştım. Neden koyacaktımki zaten? Yanlış birşey yapmıyorduk.
Aiden'ın neden bukadar köpürdüğünü anlayamıyordum.
'Sen neyi ima etmeye çalışıyorsun?' Kolumu hala bırakmamıştı. Hatta bırakmamakla kalmayıp, iyice sıkmaya başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Game of Seduction | 18
Teen FictionAdım Aiden.' Diğer kulaklığımı da çıkartıp başımı adının Aiden olduğunu öğrendiğim çocuğa döndüm. 'Adını sorduğumu hatırlamıyorum.' Onu bozmaya çalışsam bile sırıtmaya devam ediyordu. 'Biliyorum, ama az sonra şu ilerideki tuvalet kabininde ihtiyacın...