20. Prenses

36K 792 33
                                    

Sabah ağabeyim erken çıktığı için ona açıklama yapmak zorunda kalmamıştım. David'e de beni bir arkadaşımın alacağını söyleyip çıkmıştım evden.

Kapımızın az ilerisinde duran arabaya ilerleyip kilidini açtım. Ardından binip çalıştırdım.

Dün gece uyku tutmadığı için düşünme fırsatı bulmuştum. Evet bir salaklık yapıp Aiden'a teslim olmuştum ama artık gerçekten bitmişti.

Aiden dengesizin tekiydi, ve bana zarar vermesine izin vermemeliydim.  Böyle devam edersem, sadece canı sıkıldığında gelip, sonra beni tekrar bırakacaktı.

Başta herşey sadece bir oyundu. Onunla tekrar görüşeceğimi nerden bilebilirdim ki? Nefesimi dışarıya üfledim.

Bugün yanına gidip, onunla konuşacaktım. Ve kararlıydım. Tabi burdan konuşması kolaydı. Aiden bana yaklaştığı anda sanki düşünmeyi bırakıyordum. Umarım bu sefer öyle birşey olmaz.

Arabayı park edip indiğimde, bütün gözler benim üzerimdeydi. Gerizekalı Grace! Keşke okulun dışına park etseydim. Şimdi herkes Aiden'ın arabasından indiğimi gördü.

İnsanlara aldırmayıp sınıfa doğru ilerledim. Zaten ders de başlamak üzereydi. Sınıfa girdiğimde her zaman ki yerime oturdum. Abby telefonun ekranını bana çevirerek yüzüme baktı.

"Aman tanrım! Grace az önce Aiden'ın arabasından indi, biri bana neler olduğunu anlatabilirmi?" Gözlerimi devirdim. Dedikodunun bu okulda ne kadar çabuk yayıldığını unutmuştum.

'Bana anlatmak istediğin birşey varmı?' Telefonunu çekip masanın üzerine bıraktı. 'Aslında evet var.'

Gözlerini büyüterek bana baktı. Artık yalan söylemek istemiyordum, sonuçta en iyi arkadaşımdı ve o bana herşeyini düşünmeden anlatmıştı.

'Anlatacağım ama şimdi olmaz.' Başını salladı ve Bayan Samuels derse başladığında önüne döndü.

Yaklaşık yarım saat sonra açılan kapıdan Aiden girdi. 'Bay Connor, geldiniz. Galiba ders saatlerimiz proğramınıza uymuyor.'

'Özür dilerim bayan Samuels, durakta taksi bulamadım.' Bu dedikleri üzerine bana baktı. Ben ise bakışlarımı başka bir yere çevirdim. Yapma ama tam da bir karar vermişken.

Aiden yerine geçtiğinde, bayan Samuels dersine devam etti. Ve zil çalana kadar bakışlarını üzerimde hisedebiliyordum sanki.

Tenefüste hava almak için bahçeye çıkmıştım. Genelde her yer öğrencilerle doluydu ama benim sakin bir kaç dakika ya ihtiyacım vardı.

'Grace!' Aiden'ın sesini duyduğumda arkamı döndüm. Galiba sakin dakikalarım yalan olmuştu. Yanıma yaklaştığında yüzüme baktı. 'Grace ben..' Bunları duymak istemiyordum ve bu yüzden cümlesini kestim. 'Sen dün çok sarhoştun, ve olanları hatırlamıyorsun. Merak etme, önemli birşey de olmamıştı zaten.'

Başını iki yana salladı. 'Ben buraya dün ki dediklerimde ciddi olduğumu söylemeye gelmiştim.' Dediklerine inanamayarak gözlerimi büyüttüm. Ama bu konuşma kafamda böyle değildi ki!

Yapma Grace, sen bundan daha güçlüsün. 'Aiden, sen dengesizin tekisin. Bi öylesin bir böyle. Sana daha öncede söylemiştim. Aramızdaki geçenler sadece bir hataydı. Ben böyle devam etmek istemiyorum.'

'Grace..' Tekrar konuşmasına izin vermedim. 'Aiden lütfen, bak çılgın ve kızlarla dolu olan hayatına geri dönebilirsin. Senden hiç birşey istemiyorum. Sadece benden uzak dur.'

İşte söylemiştim. Yapmam gerekeni yapmıştım. Evet acıtmıştı, hemde fazlasıyla. Kollarında olmak yerine, onu geriye itiyordum. Ama dediğim gibi bana zarar vermesini istemiyordum. Onun için diğer kızlardan farksız olmaktansa ondan uzak durmayı tercih ederdim.

Game of Seduction | 18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin