12. Kurşun

5.6K 201 17
                                    

Mason tekrar Los Angeles'a döneli sadece bir kaç gün olmuştu. Neredeyse bir haftadır Travis'in izini sürmüşlerdi. Her bulduk dediklerinde ise aslında bulamamışlardı.

Bu iş artık gerçekten sinir bozmaya başlıyordu. Burada güvende olduğumuzu düşünmek istesem bile artık bunda zorlanıyordum. Aiden her dışarıya çıktığında tekrar eve dönmemesinden korkuyordum.

Bu olayların fazla uzun sürmeyeceğine dair söz verse de bir türlü bitmek bilmiyordu.

Aiden diğer oda da yine telefon ile konuşuyordu. Konuyu tahmin etmek için dahi olmaya gerek yoktu. Yaklaşık yarım saattir kesintisiz bir şekilde konuşuyorlardı.

Galiba tekrar bir iz bulmuşlardı. Aslında sorun bu olayların içinde olmam değildi, sorun beni sürekli uzak tutmaya çalışmalarıydı.

"Olmaz Grace, tehlikeli Grace, sen karışma Grace"

Elim kolum bağlı oturmaktan nefret ediyordum ve ne yazık ki şimdi yaptığım tam olarak buydu. Mutfakta, tezgahın üzerinde oturuyordum.

Diğer odanın kapısı açılıp, kapandıktan biraz sonra mutfağa Aiden girdi.

'Sevgilim?' Bana doğru yaklaşmasını izledim.  'Bu ses tonundan hoşlanmadım.' Hafifce gülümseyerek yanıma geldi.

'Benim gitmem gerekiyor.' Başımı iki yana salladım. 'İşte bundan hiç hoşlanmadım.' Tezgahtan aşağıya sallandırdığım bacaklarımın arasına geçerek, ellerini belime yerleştirdi.

'Aiden gitmeni istemiyorum.' Çünkü korkuyordum ya bu sefer geri dönmezse?

'Grace, başka çarem yok. Bu işi bitirmem gerekiyor.' Gözlerinde ki öfkenin farkındaydım. Bana göstermek istemese bile yine de orada görebiliyordum. Bu işe bir son getirmeden rahatlamayacağını da biliyordum. 'O hâlde ben de geliyorum.'

Tam itiraz etmek istediğinde onu durdurdum. 'Sakın itiraz etme, ne tehlike umrumda ne de o Travis piçi. Ben senin yanında olmak istiyorum her ne olursa olsun.'

Cevap vermek yerine, dudaklarımızı birleştirmişti Aiden. Konuyu dağıtmaya çalıştığının farkındaydım ve buna izin vermeyecektim.

Başımı yavaşca geriye çektiğimde, nefesini dışarıya üfledi. 'Peki, şöyle yapıyoruz. Birlikte Los Angeles'a dönüyoruz. Orada seninle ne yapacağıma karar veririm.'

'Los Angeles mı?' Galiba biraz fazla sevinmiştim. 'Bu kadar sevineceğini düşünmemiştim.'

'Yani, sonuçta Los Angeles her zaman iyi bir fikirdir değil mi?'

Gülerek alnıma bir öpücük kondurdu. 'Umarım öyledir Grace.'
----

Los Angeles. İşte gelmiştik buradaydık. Gece geç saatte olduğu için Mason bizi almaya gelmişti. Şimdi ise evine gidiyorduk. Ortamın gerginliğinin farkındaydım. Nedenini de anlıyordum. Sessizliği bozmak istesem bile bir türlü doğru kelimeleri bulamıyordum. O yüzden de sadece sokak lambalarının saçtığı ışıkları izliyordum.

Burada Venus olmama gerek yoktu. Kendimdim, Grace Summers. Kısa süreliğine olsa bile burada eski hayatıma geri dönecektim. Babama, abime, arkadaşlarıma..

Bu boktan durumun içinde olmaktan nefret ediyordum, her şeyi bırakıp uzaklaşalım dediğimizde bile bütün olaylar bizi takip ediyordu sanki.

Sonunda eve geldiğimizde tek yapmak istediğim uyumaktı. Ama malesef evde karşılaştığım manzara sayesinde bu pekte münkün gözükmüyordu.

'Noah?' Koltuğun üzerine yayılmış, elindeki telefon ile uğraşıyordu. Aynı şekilde yanında Chris, diğer koltukta da tanımadığım iki kişi daha vardı.

Game of Seduction | 18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin