"Nerdesin, Grace?" Şot bardakları önümde sıralanırken teker teker diktim hepsini. "Eğleniyorum, bölmezsen sevinirim."
"Konum at." Bir cevap vermemiştim. "Grace konum at dedim." Atana kadar rahat durmayacağını biliyordum. Hatta atmasan bile bulurdu bir şekilde. Ona bir şey demeden bulunduğum konumu attım. Yaklaşık yarım saat sonra ise tam karşımda duruyordu.
'Hoş geldin başbelası.' Gülerek yanımdaki tabureye geçti.
'Çakır keyifiz bakıyorum da.' Gelene kadar kaç bardağın dibini boyladığımı bilmiyordum bile. Kolunu belime sardığında onu geriye itmedim. Barmen'e işaret ederek bize tekrar içki istedi.
'Neden geldin?' Müziğin sesinden dolayı kulağına doğru eğildim. 'Nasıl olduğunu merak ettim.' Gülerek önüme konulan bardağı aldım. 'Bak süperim, hayatımı alt üst ettikten sonra yine iyi toparlamışım di mi?'
'Yapma Grace, senin iyiliğin için yaptım.' Başımı ona doğru döndüğümde dip dibeydik. 'Sen nasıl öğrendin?' Gülümsedi. 'Meslek sırrı.'
'Logan ciddiyim.' Başını iki yana salladı. 'Nasıl öğrendiysem,öğrendim işte ne önemi var? Sonuç olarak sana yalan söylememişim değil mi?' Haklıydı. Söylediklerinde de haklı çıkmıştı.
'Peki neden yaptın bunu? Ne gibi bir çıkarın var?' Logan derin bir nefes aldı. 'Ne kadar aksini düşünsen bile benim de duygularım var Grace.' Gözlerimi kocaman açarak yüzüne baktım. 'Ne? Aman tanrım, kalbinin sadece bir taş parçasından ibaret olduğunu düşünüyordum.' Gülerek başını iki yana salladı. 'Yapma ama, kalbimi kırıyorsun.' Önümdeki bardağı alarak bir yudum daha aldım.
'Gel benimle.' Başımı olumsuz şekilde sallayarak elimdeki bardağı gösterdim. 'Hayır, sarhoş olmakla meşgulum.'
'Tamam, bende de var bunlardan.' Elimi tutarak beni oturduğum yerden kaldırdı. 'Ya hayır! Burda kalmak istiyorum ben.' Logan bana aldırmadan içkilerin hesabını halletti.
'Hadi Grace, yürü.'
Evine geldiğimizde etrafıma baktım. Yıllar önce geldiğim eviydi hâla, sadece içi tamamen değişmişti.
Buraya adımımı attığım anda yıllar önceki olanları hatırlamaktan alakoyamıyordum kendimi. O zaman da ayrılmıştık Aiden ile. Logan istediği için.
Derin bir nefes alarak her şeyi silmeyi denedim. Bunları artık daha fazla düşünmek istemiyordum. Olan olmuştu, üzerinden yıllar geçmişti üstelik. Ayrıca artık hayatımda da kimse yoktu ve bu sefer bunu kendim istemiştim. Bu sefer buraya kendi isteğim ile gelmiştim.
'Söz verdiğim gibi.' Mutfaktan elinde bir şişe Jack Daniels ve iki bardak ile geri dönmüştü Logan. Önünden geçerek koltuğun üzerine oturdum.
'Daha önceki soruma cevap vermemiştin.' Logan derin bir nefes alarak yanıma geçti. 'Çok geç olmadan öğrenmelisin diye düşündüm. Daha fazla üzülmeni istemedim.'
'Beni mi düşünüyordun yani?' Hafifce gülümsedi. 'Benden nefret ettiğini biliyorum.' Ediyorum evet, ya da ediyordum en azından. 'O gece seni öldürecek kadar karartmıştım gözümü biliyor musun?'
'Çantadaki silahı fark ettim evet.' Bardakları doldurduktan sonra birini bana uzattı. 'Yine de teşekkür ederim, beni bir yalanın içinden çıkardığın için.' Tekrar gülümsedi.
'Öğrendim evet, ayrıldık ve bitti artık.' Bardağımı tek seferde diktikten sonra tekrar doldurdum. Artık sarhoş olma yolunda ilerliyordum. 'Sana bir şey soracağım.' Logan kaşını hafifce kaldırdıktan sonra bana baktı.
'Artık her şey bittiğini göre neden hâla yanımdasın?' Bana bakarken bir kaç saniyeliğine bile olsa bakışları değişmişti. Daha yumuşak daha farklı gibiydi ya da ben çoktan sarhoş olmuştum. 'Sana ilginç bir şekilde değer veriyorum. Beni bazen ne kadar zorlasan bile.' Bu sefer ben gülmüştüm. 'Şakanın sırası mı şimdi?'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Game of Seduction | 18
Ficção AdolescenteAdım Aiden.' Diğer kulaklığımı da çıkartıp başımı adının Aiden olduğunu öğrendiğim çocuğa döndüm. 'Adını sorduğumu hatırlamıyorum.' Onu bozmaya çalışsam bile sırıtmaya devam ediyordu. 'Biliyorum, ama az sonra şu ilerideki tuvalet kabininde ihtiyacın...