Ne yapıyordum ben böyle? Gerçekten karşısına çıkacak mıydım böyle? Çıkıp ne yapacaktım? Logan'ı gerçekten vurabilir miydim? Gözümü bu kadar karartmış mıydım? Ayrıca yaptığım yanlışlardan hiç mi ders çıkarmayacaktım? Aiden'ı bu sefer gerçekten kaybedebilirdim ve bunu göze alamazdım. Onun yanına gitmekte ne kadar kararlı olsam da bunu Aiden'a söylemeden yapamazdım. Ne kadar kızacağını bilsem bile ona yalan söyleyemezdim.
Galiba gecenin serin havasının yüzüme çarpması ile bir aydınlık yaşıyordum. Henüz kapıyı arkamdan kapatmadan geri döndüğümde, merdivenin ucunda Aiden duruyordu. Aşağıya indiğini duymamıştım bile.
'Nereye?' Sorunun cevabını biliyordu, yine de benden duymak istiyordu belli ki.
'Yapamadım Aiden. Şu kapıdan gidip karşısına çıkamadım. Sana söylemeden yapamadım.' Bir cevap vermediğinde bir kaç adım üzerine doğru attım. 'Josh bir bar kavgasına falan karışmamış. Bütün bunlara ona yapan..'
'Logan Carter.' Cümlemi bitirerek, aramızdaki mesafeyi biraz daha kısalttı. Başımı sallarken, yüzüne bile bakamıyordum.
'Beni geçti, sevdiklerime zarar vermeye başladı. Aiden ben artık dayanamıyorum. Artık sürekli sıra kime gelecek diye bekleyemem!'
Yüzündeki ifade kızgın değildi. Beni anlar gibiydi. 'Grace, tamam sakin ol.'
'Aiden, bak sana yalan söylemek istemiyorum. Ben bir şey yaptım.' Derin bir nefes aldıktan sonra devam ettim. 'Logan'a bir saat sonra benimle Moonshadows'da buluşması için mesaj attım.'
'Tamam önemli değil, eğer orada olacağından eminsen gerisini ben hallederim.' Bu sefer başımı olumsuz şekilde salladım. 'Oraya ben gideceğim Aiden.'
'Olmaz.'
'Senden izin istemiyorum. Aiden benim oraya gitmem gerekiyor, sadece sana yalan söylemek istemiyorum artık.' Söylediklerim hoşuna gitmemişti, ama ben kararlıydım. 'Artık çok yoruldum. Sürekli bir sonraki hamlesini düşünmekten bıktım.'
'Buluşup ne yapacaksın?' Doğru yere ayak basmıştı. Düşünmeden hareket ediyordum. Ona bir cevap veremediğimde beni kendine çekti. 'Tek başına Logan'ın yanına gitmene izin veremem güzelim.'
Asıl ben oraya Aiden'ın gitmesine izin veremezdim. Logan bana bu güne kadar bir zarar vermeye kalkmamıştı, ama Aiden'a yaptıklarını unutmamıştım.
'Bak, bunu yapmak zorundayım. Benimle kedinin fare ile oynadığı gibi oynayamaz!'
'Ne desem dinlemeyeceksin değil mi? Ne zaman dinledin ki zaten?' Yüzündeki ifade ciddileşmişti. 'Bunu bu sefer benim yapmam gerekiyo, lütfen beni engellemeye kalkma.'
Çaresizce ona arkamı dönerek tekrar dışarı çıktım. Arkamdan seslenmesini duymamazlıktan gelerek arabaya atladım. O tetiği çekebileceğimden emin değildim ama bu sorunu bu gece çözmem gerekiyordu. Moonshadowsun önüne geldiğimde arabayı park ederek içeriye geçtim. Normalde kalabalıktan geçilmeyen yer bomboştu. Bunun da arkasında Logan olduğunu biliyordum ama henüz ortalıklarda görünmüyordu. İçeride barın arkasında duran barmen dışında kimse yoktu. Bara doğru adımlayarak taburenin üzerine geçtim. 'Bir şey içer misin?' Başımı iki yana salladım. 'Birini bekliyorum.' Yüzündeki endişeli ifadeden neler döndüğünü bildiğini anlamıştım. Bana acıyan gözlerini benden alarak arkasını döndü. 'Fikrini değiştirirsen burdayım.'
Biraz bekledikten sonra sabırsızlanmaya başladım. Logan hâla ortalıkta yoktu, beni mi oyalıyordu? Yoksa hiç gelmeyecek miydi? Derin bir nefes alarak barmeni aradım. Arkaya geçip, o da ortalıktan kaybolmuştu. Barın üzerinden uzanarak kendime bir bardak aldıktan sonra viskiye uzandım. Bardağımı doldurduktan sonra ise sıvıyı boğazımın derinliklerine yolladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Game of Seduction | 18
Teen FictionAdım Aiden.' Diğer kulaklığımı da çıkartıp başımı adının Aiden olduğunu öğrendiğim çocuğa döndüm. 'Adını sorduğumu hatırlamıyorum.' Onu bozmaya çalışsam bile sırıtmaya devam ediyordu. 'Biliyorum, ama az sonra şu ilerideki tuvalet kabininde ihtiyacın...