Mülti'de Scott Wesley
Dostum nedir ya? Aiden böyle bir pislikle nasıl arkadaş olabildi ki? Gerçi ilk başlarda ben de görmemiştin bu yüzünü.
Belki bizi görüp, birşeyler anlamıştır diye paniklediğim için, henüz geçmişe gidip tekrar üzülememiştim. Şu an zamanı değildi.
Aiden elimden tutarak Scott'un yanına götürdü. 'Scott, bu kız arkadaşım Grace.'
Scott beni tanıdığını çaktırmadan elini uzattı. 'Memnun oldum Grace.' Neden böyle yapmıştı ki şimdi? Neden beni tanıdığını söylemedi?
'Bende öyle.' Mesafeli davranmam belliki hoşuna gitmiyordu ama bu umrumda bile değildi. Ayrıca birdaja göreceğim ne malum? Bu yüzden boşuna birşey söyleyip, Aiden'ı germemeliydim.
'Canım, artık çıkalım mı?' Aiden başını salladı. 'Scott, artık dersler de görüşürüz dostum!'
'Görüşürüz Aiden.'
İçeride gerildiğimi galiba hissetmişti Aiden. 'Bir sorun mu var?' Başımı iki yana salladım. 'Hayır iyiyim.' Gülümseyerek koluna girdim. 'Sen açıkmadın mı? Hadi birşeyler yiyelim.'
Bulduğumuz ilk pizzacıya girip, pizza sipariş etmiştik. 'Kontrol sırası bende.' Anlamayarak yüzüne baktım. 'Okulda diyorum, sana asılmasınlar diye bi görüniyim.' Başımı salladım. 'Merak etme bana asılan olursa, cevabını da alır.'
Pizzaları bitirdikten sonra pizzacıdan çıkıp eve gittik. Tam kapıdan içeriye girerken Aiden'ın telefonu çaldı.
'Şirkette bir sorun çıkmış, en fazla bir saate geri dönerim.' Nefesimi dışarıya üfledim. Buraya geldiğimizden beri Aiden babasının Boston'daki şirketinde çalışıyordu. Ve malesef zamanının çoğunu orda geçiriyordu.
'Tamam, fazla geç kalma ama.' Yanağına bir öpücük kondurduktan sonra, tekrar asansöre binmesini izledim.
Ben de bakıyordum iş ilanlarına. Henüz birşey bulamamıştım ama ğes te etmemiştim.
Ceketimi çıkartıktan sonra koltuğa geçtim. Masanın üzerinde duran tabletimi alıp tekrar iş ilanlarına bakmaya başladım.
Telefonumun zil sesi ile yerimden sıçradım. -Abby-
'Abby!' Boston'a geldiğimizden beri doğru düzgün konuşmamıştık. 'Canım nasılsın?'
'İyiyim, asıl sen nasılsın?' Okulda bir kaç kişi ile tanışmış olsam bile henüz fazla arkadaşım yoktu. 'Çok iyiyim! Hatta sana süper bir haberim var Grace!'
'Neymiş?' Merak etmiyor değildim. 'Yarın Boston'dayız!' Sevinçle koltuktan zıpladım. 'Ciddimisin sen?!'
'Evet! Okullar başlamadan birlikte vakit geçirelim dedim!'
'İşte bu süper haber! Aiden şimdiden sürekli çalışıyo ve ben sıkılmaya başlamıştım.'
'Canım benim kapatmam lazım, nasıl olsa yarın bol bol konuşuruz.'
'Tamam canım, görüşürüz!'
Bu habere gerçekten sevinmiştim. Derslerin yoğunluğu başlamadan görüşecektik.
Tabletimi bir kenara bırakıp televizyonu açtım. Ardından ise yatak odasına geçip, üzerimi değiştirdikten sonra tekrar içeriye geçtim.
Televizyonda dekgelen filmlerden birisini izlerken, Aiden'ın gelmesini bekliyordum.
Aklıma tekrar MİT'de karşılaştığım Scott geldi. İlk erkek arkadaşımdı ve yaptıklarından sonra birdaha başkasına güvenebileceğimi düşünmemiştim. Ama Aiden'ı tanıdığımdan beri Scott'u düşünmemiştim. Ne onu ne de yaptığı pislikleri. Umarım birdaha karşıma çıkmazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Game of Seduction | 18
Teen FictionAdım Aiden.' Diğer kulaklığımı da çıkartıp başımı adının Aiden olduğunu öğrendiğim çocuğa döndüm. 'Adını sorduğumu hatırlamıyorum.' Onu bozmaya çalışsam bile sırıtmaya devam ediyordu. 'Biliyorum, ama az sonra şu ilerideki tuvalet kabininde ihtiyacın...