Kulağımın altında ki kalp atışları, göğüsünün başımın altında yavaş yavaş yükselip alçalması. Tanrım böyle bir güne uyanmak gerçekten mükemmel hissettiriyordu. Başımı hafif kaldırıp, Aiden'a baktığımda, gözleri hâla kapalıydı.
Belime sarılı olan kolunu yavaşca çekmek istediğimde bana daha sıkı sarıldı. 'Grace gitme.' Uykulu sesinin boğukluğu, dağılmış saçları.. Nasıl bırakıp gidebilirdim ki?
O'na tekrar sokulup, başımı göğüsüne yasladım. 'Burdayım, biryere gitmiyorum.' Başını hafif çevirip saçlarıma bir öpücük kondurdu ardından tekrar uykuya daldı.
Aiden'ı uyandırmak istemediğim için öylece yerimde durdum. Nefes alışverişini dinledim, yüzünü izledim.
Aradan ne kadar süre geçtiğini bilmiyorum. 'Beni böyle izlemeye devam mı edeceksin?'
Gözleri kapalıyken bunu nasıl farketmiş olabilirdi ki? 'Sen uyumuyormuydun?' Gözlerini açıp çarpıkca gülümsedi. 'Hayır.'
'Gıcık.' Gülerek omuzuna vurup yataktan kalktım. Ardından ise banyoya ilerledim.
Kısa bir duştan sonra üzerimi giyindim. Sarı bir jumpsuit altına ise dizaltıma kadar gelen bağcıklı kahverengi ayakkabılarımı geçirdim. Saçlarımı kuruttuktan sonra hafif dalgalandırıp siyah şapkamı taktım.
Yatak odasına döndüğümde, Aiden hâla kalkmamıştı. 'Hadi Aiden! Abby kahvaltı için bizi bekliyor.' Yatağa doğru ilerleyip yanına durdum.
Aiden başını bana doğru çevirip, yatakta doğruldu. 'Kahvaltımızı baş başa burda mı yapsak diyorum?' Başımı iki yana salladım. 'Olmaz, kalk hadi!' Nefesini dışarıya üfleyerek yatak örtüsünü üzerinden attı. 'Tamam sen in hadi, ben on dakikaya gelirim.' Başımı salladım. 'Peki.'
Restoran bölümüne indiğimde Chris ve Abby bize bir masa tutmuşlardı bile. Yanlarına gidip, oturdum. 'Günaydın.' İkiside gülümsedi. 'Günaydın.'
'Aiden nerde?' Soruya soran Chris idi. 'Duştaydı, birazdan gelir. Asıl Noah ve Ruby nerdeler?'
Abby omuzlarını silkti. 'Noah ile az önce karşılaştık gelir şimdi ama Ruby'yi dün akşamdan beri görmedim.'
Nefesimi dışarıya üfleyerek arkama yaslandım. 'Ben acıktım, kimseyi bekleyemem.' Dedi Abby önündeki menüyü alarak.
Onunla birlikte menüyü incelerken, Chris telefonu ile uğraşıyordu. Tam olarak ne yaptığını bilmiyordum ama yüz ifadesi sertleşmişti. 'Siz kahvaltınızı yapın, ben hemen geliyorum.' Daha ne olduğunu anlayamadan masadan kalktı.
Ne oldu ki? Zaten Aiden'da gelmemişti daha? Umarım şu güzel kaçamağımızı bozacak birşey olmamıştır.
'Günaydın.' Yüzünde koca bir gülümseme ile Ruby oturdu yanımıza. 'Nerdesin sen? Dün gece kayboldun birden.' Omuzlarını silkti. 'Dün gece tanıştığım çocuğu görseydin sen de kaybolmak isterdin Abby!'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Game of Seduction | 18
Teen FictionAdım Aiden.' Diğer kulaklığımı da çıkartıp başımı adının Aiden olduğunu öğrendiğim çocuğa döndüm. 'Adını sorduğumu hatırlamıyorum.' Onu bozmaya çalışsam bile sırıtmaya devam ediyordu. 'Biliyorum, ama az sonra şu ilerideki tuvalet kabininde ihtiyacın...