Bu dediklerine inanmamalıydım. Aklından çıkaramıyormuşmuş. Kim bilir aynı şeyleri kaç kıza söylemiştir.
'Çıkartsan iyi olur, ayrıca bu konuyu konuşmuştuk Aiden.' Tekrar konuşup kafamı karıştırmasına izin vermemeliydim. Koltuğun üzerindeki ceketimi giyip, çantamı aldım.
Ayağa kalktığımda o da kalkıp önüme geçti. 'Dinle beni!' Başımı iki yana salladım. 'Dinlemek istemiyorum!'
'Grace.' Kolumu kavradığında başımı kaldırıp yüzüne baktım. 'Aiden bırak! Duymak istemiyorum, yalanlarını, o süslü sözlerini duymak istemiyorum!'
Konuşmasına bile izin vermiyordum, çünkü ona kanmaktan korkuyordum. Evet az önce gördüklerim, normalde gördüğüm Aiden'dan farklıydı. Ama bunlar onun hakkındaki görüşlerimi değiştiremezdim. Sadece kendimi kandırırdım.
Ne yani? Westlake'ın takım kaptanı, arkasında onlarca kız koşan kaptan benim için mi değişecekti? Hiç sanmıyorum.
Kolumu elinden kurtarıp hızla dış kapıya ilerledim. Arkamdan seslendiğini duysam bile duymamazlıktan gelip bahçeden de çıktım. İlk durdurabildiğim taksiye atladıktan sonra evin adresini verip arkama yaslandım.
Neden böyle olmak zorundaydı ki? Neden bana iyi davranan biriyle karşılaşmıyordum hiç?
Ah aptal kafam! Gözlerimin önüne Jay gelmişti. Kendimi Aiden'e okadar kaptırmıştım ki. Gözümün önünde olanı görmemiştim. Bana karşı fazlasıyla kibar ve nazikti. Ayrıca yakınlaşmak uğruna isteğim dışında hiç bir şey denememişti. Nefesimi dışarıya üfledim. Belki de bir şansı hak eden oydu?
Bunları şimdilik düşünmemeliydim. Ne Jay ne de Aiden. Galiba bir süreliğine hayatıma hiç bir erkek almamalıydım. Belkide en iyisi buydu?
----
Eve girdiğimde koltukta uzanan ağabeyim ile karşılaştım. 'Geldinmi?' Gözlerimi devirdim. 'Burada olduğuma göre.' Gülerek kalktı. 'Sana bir süprizim var, yani aslında babamın süprizi ama seni daha fazla bekletmek istemedim.''Ne süprizi?' Tek yapmak istediğim yatıp uyumaktı. Süpriz falan çekemezdim.
'Gel benimle.' Kolumdan tutup beni merdivenlerden aşağıya çekti. 'Josh gerçekten hiç havamda değilim.'
'İşte bunlar sana iyi gelecek.' Daha önce hiç girmediğim bir odanın kapısını açtı. İçerideki olanları gördüğümde ağızım açık kaldı. Babamın bunu düşünmesine inanamamıştım.
Beyaz canvaslar, farklı farklı boyalar, fırçalar. İnanamıyorum. Şimdi tek ihtiyacım olan şey buydu.
Küçüklüğümden beri resim yapmaya bayılırdım. Hatta okadar severdim ki, bir ara kağıtları bırakıp duvarlara çizmeye başlamıştım. 'Duvarları bilerek beyaz yaptırdık, üzerine istediğin gibi resim yapabilmen için.' Gülerek ağabeyime sarıldım. 'Çok teşekkür ederim Josh.'
'Dürüst olmak gerekirse babamın fikriydi.' Babam şu anda yanımda olmasa bile beni mutlu etmeyi başarmıştı. Onun yanına yerleştiğim için okadar mutluydum ki.
Tamam annem ile küstüm ve onu yinede özlüyordum, ama babam beni sanki daha iyi anlıyordu, benimle gerçekten ilgileniyordu.
'Ben seni yanlız bırakayım.' Dedi ağabeyim beni bıraktıktan sonra. 'Ha bu arada, odam da senin için bir duvar ayırdım. Bana da yaparsın bir tablo değilmi?' Gülümseyerek başımı salladım. 'Seve seve.'
Üzerimdeki ceketi bir kenara attıktan sonra dizili olan boyaların yanına gittim. Galiba burdan birdaha hiç çıkmayacaktım.
-----
--Cuma akşamı--
Gönderen: Jay
Geldim, dışardayım.Eğer Jay okulda bu akşamı hatırlatmamış olsaydı, tamamen unutmuştum. Aslında hiç gitmek istemiyordum, ama dün söz vermiştim ve şimdi geri dönmek olmazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Game of Seduction | 18
Teen FictionAdım Aiden.' Diğer kulaklığımı da çıkartıp başımı adının Aiden olduğunu öğrendiğim çocuğa döndüm. 'Adını sorduğumu hatırlamıyorum.' Onu bozmaya çalışsam bile sırıtmaya devam ediyordu. 'Biliyorum, ama az sonra şu ilerideki tuvalet kabininde ihtiyacın...