34. Çip

16.4K 442 42
                                    

Yeni bir bölüm ile karşınızdayım! Yorumlarda dilediğiniz soruları veya anlamadıklarınızı sorabilirsiniz, elimden geldiğince cevaplamaya çalışacağım! İlginiz için çok teşekkürler ve oyları eksik etmeyelim lütfen!♡

'İstersen sana olanları unutmak için yardımcı olabilirim.' Bana doğru eğildiğinde yüzümü geri çektim. 'Biraz hızlı gitmiyormusun?' Olduğu yerden ayrılmadı. 'Zaman kaybetmekten hoşlanmam.' Yüz ifadesi fazlasıyla ciddiydi.

'Siktir! Buna izin veren beynimi siksinler!' Kulağıma dolan ses bu sefer Aiden'ın sesiydi.

'En azından ilk önce içecek birşeyler ısmarla.' Logan sırıtmaya başlamıştı. 'Peki, fazla içme ama. Bu geceyi hatırlamak isteyeceğinden eminim.'

'Onu kendi ellerimle geberticeğim!' Kulaklıktan gelen sesleri duymamazlıktan gelmeye çalışıyordum.

'Seni bekleyen biri var galiba.' Başım ile koltuğun üzerindeki kıza işaret ettim. 'Zoey umrumda değil.' Elimi tutup beni az önceki oturduğu koltuğa çekiştirdi. Kız ise suratını asıp kalktı.

'Seni burada daha önce hiç görmedim.' Yanına oturdum. 'Los Angeles'a yeni geldim sayılır.' Tekrar bana doğru yaklaştığını farkettim. 'Mhm.' Boynuma doğru eğildiğinde, koltukta geriye doğru kaydım. Bu yaptığım galiba hoşuna gitmemişti çünkü sertce kolumu kavrayıp, beni kendine doğru çekti. Başımı çevirip köşede duran Noah'ya baktım. Her an Logan'ın üzerine saldıracak gibiydi.

'Fazla sabırsızsın, henüz adını bile bilmiyorum.' Başımı tekrar ona doğru dönderip, kolumu kurtardım. 'Sana zaman kaybetmekten hoşlanmadığımı söylemiştim.' Söylediklerine güldüğümde şaşırmış gibiydi.

'Sarışın olan, sana istediğini vermek için can atıyordu.' Az önce kucağında oturan kız, şimdi karşımızda tek başına durup bizi izliyordu.

'Peki ya sen?' Gözlerini benden ayırmadan, omuzumu kapatan saçımı arkaya attı.

'Siktir et, Grace çip falan umrumda değil hemen ayrıl oradan.' Yapamazdım, bukadar yaklaşmışken. Logan üzerime doğru eğildiğinde bu sefer gerilemedim.

Dudaklarını boynuma sürttüğünde, sanki kalbim yerinden çıkacakmış gibi atmaya başladı. Sakin olmam gerekiyordu. Kulağıma doğru geldiğinde 'Logan Carter' diye fısıldadı.

Birden görevlilerden biri yanımızda belirince Logan başını kaldırdı. Görevli kulağına doğru eğilip birşeyler fısıldadığında, Logan sinirle ayağa kalktı. 'Sakın biryere ayrılma.' Gözlerimi kırpıştırarak başımı salladım.

Kapıdan dışarıya çıktığında, Noah geldi yanıma. 'İyimisin?' Başımı tekrar salladım. 'Hadi şu lanet çipi bir an önce bulalım.' Koltuğun üzerinde duran çantayı açıp içini karıştırdım. 'Acele et hadi, Logan gelmek üzere.' Artık bir şekilde kamera görüntülerine baktıklarından emindim. 'Elimden geleni yapıyorum.' Her cebinin içine bakmıştım ama içine ne bir çip vardı ne de ona benzer başka birşey. 'Yok, burada değil Aiden, şimdi ne yapacağız?'

'Geliyor, Grace.' Çantayı yerine koyup arkama yaslandım. Noah ise tekrar yerine döndü. 'Nerede kalmıştık?' Logan'ın sesi kulaklarımı doldurduğunda başımı kaldırdım. 'Herşey yolunda mı?' Soruma aldırmayıp yüzümü inceledi. 'Bana gidip, şu küçük işimize orada devam edelim mi?' Sırıtmaya başlamıştı.

'Hayır Grace, sakın böyle bir delilik yapma!' Başımı salladım. 'Bana sadece biraz müsade et. Lavoboya gitmem gerekiyor.' Yanından kalkıp lavoboya doğru ilerledim. 'Aferim şimdi oradan çık.' Kapıyı açıp içeriye girdim.

'Belki çip kaldığı yerdedir. Onu bulabilirim.' Tabi ki buna izin vermeyeceklerini biliyordum. 'Delirdinmi sen?' Başımı iki yana salladım. Bunu yapmak zorundaydım. 'Beni merak etmeyin, kendimi kurtarabilirim.' Kulağımdaki aleti çıkartıp kapattım. Ardından çantamın içine attım. Şu andan itibaren bu işi kendim halletmem gerekiyordu.

Game of Seduction | 18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin