34. Tatil

2.2K 107 62
                                    

Bana bu soruyu sorabildiğine inanamıyordum. Bütün olanlardan sonra bir de hesap sormayı kendine nasıl hak olarak görebilirdi. Elimdeki valizleri bagaja koyduktan sonra sürücü kapısına yürüdüm. Hâla bir cevap beklercesine bana bakıyordu.

Sinirden gülmeye başladığımda kaşını hafifçe havalandırdı. 'Sakın Aiden, sakın!' Arabanın kapısını açmaya kalktığında eliyle sertçe geriye iterek kapıyı kapattı. 'Sana bir soru sordum.'

'Evet, Logan'ın yanından geliyorum. Hatta bununla kalmayıp, onun yanına dönüyorum tamam mı?' Onu affetmeyeceğimi anlamasını istiyordum artık. 'Hayır, Grace.'

Başımı iki yana salladım. 'Artık bu seni hiç bir şekilde ilgilendirmez, bizim ilişkimiz bitti Aiden.' Elini sertçe arabanın kapısından iterek, kapıyı tekrar açtım.

'Grace!' Onu dinlemiyordum bile artık, sadece gitmek istiyordum. Kapıyı tekrar kapatıp, arabayı çalıştırdığımda Aiden arabanın önüne geçti. Ağzı hareket ediyordu, ama ne dediğini duymuyordum duymak da istemiyordum.

Israrla önümden çekilmediğinde, ayağımı hafifce frenin üzerinden çektim. Araba yavaşca öne doğru hareket ederken bile çekilmiyordu, bu yüzden tekrar frene bastım.

Camı biraz indirdiğimde artık ne dediğini duyabiliyordum. 'Gitmene izin vermiyorum.' Sanki izin istedim de..

'Çekil Aiden, yemin ederim acımam üzerinden geçerim.' Ellerini havaya kaldırarak bir kaç adım geriledi. 'Hadi o zaman, kalbimi paramparça ettiğin yetmedi, kemiklerimi de kır.' Bu sözlerine artık kanmayacaktım.

Gözlerimi direkt olarak onunkilere dikerek, ayağımı tekrar frenden çektim. Öne doğru ilerlerken, o da bana bakıyordu. Ne o çekilmeye niyetliydi ne de ben durmaya. Geri adım atacak olan kişi bu sefer ben olmayacaktım.

Biraz gaza basarak ilerliyordum. Çekilecekti, çekilmek zorundaydı. Bu kadar da sıyırmış olamazdı. Aramızda sadece bir kaç santim kaldığında sonunda kendini kenara atmıştı. Bunu fırsat bilerek gaza iyice yüklenerek ilerledim.

Dikiz aynasında hâla görebiliyordum onu, ellerini saçlarına geçirmiş gidişimi izliyordu. 'İyi bak Aiden, zira bu beni son görüşün.'

Derin bir nefes alarak telefonumu arabanın bluetoothuna bağladım. Şu anda bu yaptığıma ben bile inanamıyordum. Logan'ı aradığımda daha ikinci çalışında açmıştı.

'Şimdiden özledin mi beni?' Görmediğini bilmeme rağmen gözlerimi devirdim. 'Eğer teklifin hâla geçerliyse, artık ben de varım.'

'İşte bu çok güzel haber, hazır olduğun an gidebiliriz.' Bu kadar hızlı olacağını tahmin etmemiştim, ama şikayetçi de değildim.

'Tamam, ben de eşyalarımı toparlamaya gidiyorum şimdi. İşim uzun sürmez.' Bir an önce burdan gitmek istiyordum.

Telefonu kapattıktan sonra kaldığım hotele gittim. Bagajdan çıkardığım valizleri odama taşıdıktan sonra tatile götürebileceklerimi ayırdım.

İşim düşündüğüm gibi fazla uzun sürmemişti, valizi hazırlar hazırlamaz pasaportumu da alarak tekrar çıktım.

Tekrar Logan'ın evine doğru giderken yoldan aradım. Logan çoktan hazır olduğu için beni kapıda bekliyordu.

Valizini bagaja yerleştirdikten sonra yolcu koltuğuna geçti. 'Bunu gerçekten yapıyoruz değil mi? Son anda vazgeçmek yok.'

Gülerek başımı iki yana salladım. 'Merak etme, gidiyoruz.' Ayağımı frenden çekerek, gaza yüklendim.

Evet gidiyorduk da, sabah farklı ülkeler hakkında konuşmuştuk nereye gidiyorduk biz?

'Bir şey soracağım.' Başımı Logan'a doğru döndüğümde gülüyordu. 'Gidiyoruz da nereye gidiyoruz değil mi?' Gülümsediğimde hafifce omuzlarını silkti. 'Sürpriz.'

Game of Seduction | 18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin