'Ne var Aiden?' Doğrulmak istediğinde sallanmaya başladı. Düşmemesi için koluna girdim hemen. 'Sen bu halde nasıl kullandın arabayı?' Şimdi de onu böyle geri gönderemezdim ki. 'Bilmiyorum.'
Umarım kimseye yakalanmadan onu içeriye sokabilirdim. Artık sabah bir şekilde nasıl çıkaracağımı düşünürdüm. 'Gel hadi.' Kolunu omuzuma atıp, ona destek olarak içeriye girdik. Yavaşca odama doğru çiktiğimizda 'Grace sen beni şimdi eve mi atıyorsun?' Diye sordu. 'Ya evet, bütün gece seni nasıl yatağıma atabilirim diye düşünüyordum zaten.' Güldü. 'Hm, bundan şikayetçi olmam atabilirsin.' Başımı sallayarak onu yatağımın üstüne oturttum. Ardından odamın kapısını kapattım.
'Neden içtin bu kadar?' Yanına oturduğumda bakışları ciddileşti. 'Senin yüzünden.' Nasıl yani benim yüzümden? Ben ona ne yapmıştımki? 'Ne?'
'Seni Jay ile gördükçe çıldıracak gibi oluyorum. Bende içtim.' Şu anda dediklerine inanamıyordum. İlk defa benimle bu kadar açık konuşuyordu ve bu galiba sarhoş olmasından kaynaklanıyordu.
'Sana yaklaşması, sarılması, sana dokunmasına dayanamıyorum anladınmı?' Başımı iki yana salladım. 'Bunun böyle olmasını sen istedin. Beni o yolda, kendi başıma bırakan sendin.'
'Bırakmadım. Ben seni bırakmadım. O piçin yanına geldiğini gördüm, onun evine gittin.' Dediklerinden hiç birşey anlamıyordum. Basıp gittiğini kendi gözlerimle gördüm, peki o hâlde Jay'i aradığımı, ona gittiğimi nerden biliyordu?
'Evet onu aradım, yanıma o geldi. Çünkü senin aksine, o bana değer veriyor.' Başını salladı. 'Ya ben? Ben sence sana değer vermiyormuyum?' Bu konuyu arabada da konuşmuştuk. Ve artık konuşmak istemiyordum. Aiden sarhoştu ve büyük bir ihtimal ile yarın dediklerini hatırlamayacakti bile.
'Bunları sonra konuşuruz.' Dedim onu susturmak için. 'Hadi artık yat.' Ayağa kalkıp üzerindeki ceketi çıkarttım.
'Aiden hadi yat artık, fazla içmişsin.' Başını iki yana salladı. 'Evet içtim, evet sarhoşumda ama ne yaptığımı ne dediğimi biliyorum.'
'Peki neden ben, neden şimdi?' Neden şimdi sarhoş olarak kapıma dayanmıştı? Neden tam ben onu düşünmemeyi başarırken gelmişti? Tanrım neden tekrar kafamı karıştırıyordu?
'Bilmiyorum. Sen farklısın. Beni sana çeken birşeyler var ve ben karşı koyamıyorum, nekadar istesemde senden uzak duramıyorum artık.'
Elini yanağıma koyup bana doğru yaklaştığında kalbim yerinden çıkacakmış gibi atmaya başladı. Birden bir sıcak bastı ve içimde sadece onu öpme isteği doğdu.
Yapma Grace, sen bundan daha güçlüsün. Başımı geriye doğru çekerek Aiden'dan ayrıldım.
'Bunu daha önce düşünmeliydin, ben seni artık istemiyorum.' Kendimi ona bu kadar kolay teslim etmek istemiyordum. Kafasına estiğinde gelemezdi böyle. Gelmemeliydi.
Ayağa kalktığımda Aiden'ında kalktığını gördüm.
'Bundan eminmisin?' Diye sordu üzerime gelerek. Ben geriye doğru adım attıkca o üzerime geliyordu.
Artık sırtım duvara yaslıydı onun elleri ise beni belimden tutuyordu. 'Aiden yapma.' Dedim ve sesimin son derece güçsüz çıktığının farkındaydım. Kafam çok karışmıştı ve ne düşüneceğimi bilmiyordum.
'Belki bu fikrini değiştirir.' Dedi omuzuma bir öpücük kondurarak. Dudağının dokunduğu yerden ateş çıkacakmış gibi hissediyordum. 'Ya da bu.' Bu sefer boynumu öpmüştü. Ellerimi onu arkaya itmek için göğsüne dayadım ama onu geri adım attırmaya gücüm yetmiyordu. 'Aiden lütfen.' Bu son dediklerim sadece bir fısıldamaydı.
'Belkide bu.' Dedi Aiden beni dinlemeden ve başka hiçbirşey diyemeden dudaklarımda onun dudaklarını hissettim. Artık kalbim yerinden çıkacakmış gibi, okadar hızlı atıyordu ki. Bunu onun bile duyduğundan emindim. Dokunduğu yerin altında tenim resmen alev almıştı.
Ona bi süre karşılık vermeyince kafasını geri çekip bana baktı. Kimi kandırıyordum ben? kahretsin istiyordum. Aiden'ı istiyordum, bana uzun uzun bakmasını, beni kendine doğru çekip sarılmasını, salak salak sırıtmasını, kıskanmasını, bunların hepsi beni delirtse bile istiyordum. Onunla olmak istiyordum.
Tamam belki yarın tekrar kendimi berbat hissedecektim Aiden yine yüzüme bakmayacaktı ama umrumda değildi. Onu şu anda istiyordum.
Aiden'ın belimi bıraktığını hissetim. Eğer birşey yapmazsam gidecekti. Bir adım gerilediğini gördüğümde daha fazla düşünmeden boynuna sarılıp onu öptüm. Şaşırmış gibiydi ama karşılık vermesi uzun sürmedi. Tekrar belimde ellerini hissettim.
Beni yavaşca yerden kaldırdığında, bacaklarımı beline sardım.
Öpüşü sertleşirken ona karşılık vermeye devam ettim. Yavaşca yatağa doğru ilerleyip beni yatırdı, ardından üzerindeki gömlekten kurtulup üzerime çıktı.
Dudakları boynumda gezerken kendimi ona teslim ettim. Ne kadar istesemde ona karşı koyamadım ve Aiden bunun fazlasıyla farkındaydı.
Pantolonunda şişen sertliğini bana bastırdığında istemsizce bir inleme çıktı ağızımdan. 'Şu seksi pijamalarından kurtulalım artık ha?' Başımı sallayıp, pijamamı çıkartmasına izin verdim.
'Grace.' Kapımın çalması ve dışarıdan gelen ağabeyimin sesi ile Aiden'ı üzerimden ittim. 'Ağabeyim!'
'Grace!' Kahretsin! Hemen ayağa kalkıp, Aiden'ı yatağın altına girmesi için işaret ettim. Ardından pijamalarımı giyip kapıya doğru yürüdüm. Arkama baktığımda yerde duran gömleğini ve ayakabbılarını gördüm. Hızlıca onlarıda attım yatağın altına.
'Efendim Josh.' Kapıyı açtığımda beni süzdüğünü gördüm. 'İyimisin sen?' Başımı salladım. 'Evet noldu ki?'
'Aşağıdaki televizyonu açık bırakmışsın. Bende, sen bukadar ağladıktan sonra merak ettim.'
'Ah, tamamen unutmuşum!' Dedim buraya gelme sebini öğrendikten sonra rahatlayarak. 'Neyse ben kapattım, sende iyiysen artık yatıcam.' Başımı salladım. 'İyiyim, merak etme ve iyi geceler.'
Ağabeyim gittiğinde nefesimi dışarıya üfleyerek kapıyı kapattım. İkinci kez neredeyse yakalanıyorduk.
'Çıkabilirsin artık.' Dedim yatağın üzerine oturarak.
'Hani ağlamamıştın?' Omuzlarımı silktim. 'Film izliyordum, yani birşey yok.' Yanıma oturduğunda yüzüne baktım. Gerçekten umursuyormuydu?
'Yanlız bu iki oldu, umarım yakalanmayız.' Başımı iki yana salladım. 'Josh tekrar gelebilir.' Ağabeyim öyleydi. Evet sığırın tekiydi, ama ben ağladımmı onun için akan sular dururdu.
'Tamam, ben gideyim o hâlde.' Ayağa kalktığında bende kalktım. Gömleğini giydikten sonra ceketini de giydi. Arkasını dönmeden onu durdurdum. 'Ne yapıyorsun?' Elimi pantolonun cebine atıp araba anahtarlarını aldım. 'Taksi ile gidiyorsun, arabanı ben yarın getiririm.' Gülerek başını salladı.
Gözüm birden pantolundaki şişliğe kaydı. 'Merak etme onu ben hallederim.' Çenemi tutup başımı kaldırdı. 'Ve bunu yaparken seni düşüneceğim.' Gözlerimi belerterek elini ittim.
Aiden ise gülerek arkasını dönüp, bahçeye açılan kapıdan çıktı. Umarım David onu yakalayıp benzetirdi. Pislik!
Kapıyı kapatıp kendimi yatağıma attım. Belkide ağabeyimin gelmesi evrenden gelen bir tür işaretti. Belkide beni bir yanlıştan kurtarmıştı.
Ama Aiden artık ona karşı koyamadığımı biliyordu. Ve bunu kesinlikle kullanıcaktı.
Ne düşüneceğimi artık gerçekten bilmiyordum. Tanrım yardım et!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Game of Seduction | 18
Teen FictionAdım Aiden.' Diğer kulaklığımı da çıkartıp başımı adının Aiden olduğunu öğrendiğim çocuğa döndüm. 'Adını sorduğumu hatırlamıyorum.' Onu bozmaya çalışsam bile sırıtmaya devam ediyordu. 'Biliyorum, ama az sonra şu ilerideki tuvalet kabininde ihtiyacın...