Etrafımızdaki insanlar sevinçten çığlıklar atarken ben sadece Aiden'ın yüzüne bakıyordum.
Kilitlenmiştim galiba ne diyeceğimi bilemiyordum.
Üzerindeki ceketi çıkartıp omuzlarıma astı. 'Titriyorsun.' Evet hava biraz serindi, ama titremem bu yüzden değil sinirlendiğim içindi.
Benim başlattığım oyunda, benden daha iyi olmasını kendime yediremezdim. Ayrıca kafamı karıştırmasına izin vermemeliydim.
Omuzumu silkerek ceketini yere düşürdüm. 'İstemiyorum, ne seni ne de ceketini.'
Tekrar bir adım gerileyerek arkamı döndüm. Birbirine sarılan insanlar, öpüşen çiftler arasında ilerlerken arkama bakmıyordum bile.
Nereye gittiğime dair bir fikrim yoktu. Sadece ilerliyordum. 'Grace!' Tanıdık sesinin kulaklarıma dolması uzun sürmemişti. 'Grace!' Ona aldırmadan devam ettim.
'Kaybolacaksın bekle.' Bunu bende biliyordum ama umrumda değildi işte.
'Sana ne? Gitsene başımdan.'
'İnadı bırakta gel şuraya.' Tekrar ceketini omuzuma astı. Ardından kolunu belime sarıp beni kendine doğru çekti. 'İşte şimdi istediğin yere gidebiliriz.' Gözlerimi devirdim, neden beni rahat bırakmıyordu?
Çantamdaki telefonum titrediğinde elime aldım. Kahretsin annemi aramayı tamamen unutmuştum.
Bu sefer bana görüntülü bir mesaj göndermişti. Ekranımda Annemin, jackson ile çekindiği fotoğraf çıktığında gözlerim doldu. Bunu bilerek mi yapıyordu? "Happy new year." Yazmış birde altına.
Gözlerimi kırpıştırarak gözyaşlarımın akmasını engelledim. Şu durumdan nefret ediyorum.
Partinin full gaz devam ettiği bir barın önüne geldiğimizde durdum. İçip bu günü unutmak istiyordum. İçeriye bir adım atmak istediğimde Aiden beni durdurdu. 'Ne yapıyorsun?' Elinden kurtulup içeriye bir adım attım. 'İstemezsen gelmezsin.'
Bar taburelerin birine oturup barmene gelmesi için işaret ettim. 'Whisky.' Demem le önüme bir bardak koyması bir olmuştu. Bardağı başıma dikdikten sonra tekrar doldurmasını istedim.
Yanıma gelen Aiden bardağı ağzıma götürken beni durdurdu. 'Yavaş sarhoş olacaksın.'
'Karışma bana, ayrıca amacım da bu.' Elinden kurtulup bardağı diktim. Ardından bir tane daha diktim ve birtane daha.
İçtiğim bardak sayısını kaybetmiştim, Aidenın beni durdurmaya çalışmasına rağmen onu dinlememiştim.
Galiba fena sarhoş olmuştum, çünkü en son hatırladığım şey Aiden'ın beni kucağına alıp bardan çıkarmasıydı.
--
Uyandığımda beni saran iki kol hissetmem ile gözlerimi açtım. Bana bakan tanıdık kahve rengi gözleri gördüğümde yattığım yerden sıçradım. 'Nerdeyim ben?''Sakin ol Grace.' İçinde bulunduğum oda tanıdık gelmiyordu, ayrıca Aiden ile aynı yataktaydım. Üstüne üstlük üzerimde dünki elbisem değil, bir erkek gömleği vardı.
'Aiden biz.' Üzerimdeki örtüyü ittirip gömleğe baktım. Hayır bu olamazdı, böyle birşeyi yapmış olamazdım.
'Sakin ol dedim.' Başımı iki yana salladım. Yüzüne baktığımda bana sırıtarak bakıyordu. 'Aiden biz dün gece..' cümlemi bitiremiyordum bile.
'Biz dün gece ne?' Omuzuna vurdum. Çünkü bunu bilerek yapıyordu. 'Hayır, dün gece hiç birşey olmadı.' Bunu duyduğumda rahatlamışcasına nefes aldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Game of Seduction | 18
Teen FictionAdım Aiden.' Diğer kulaklığımı da çıkartıp başımı adının Aiden olduğunu öğrendiğim çocuğa döndüm. 'Adını sorduğumu hatırlamıyorum.' Onu bozmaya çalışsam bile sırıtmaya devam ediyordu. 'Biliyorum, ama az sonra şu ilerideki tuvalet kabininde ihtiyacın...