Üzerimden sanki tır geçmişti. Yediğim kurşunun ağrısı yetmezmiş gibi bir de başım çatlıyordu. Zaman kavramını tamamen yitirmiştim. Nerde olduğuma dair hiç bir fikrim yoktu.
Tabi bunları öğrenebilmek için ilk önce gözlerimi açmam gerekiyordu. Kolay geliyor değil mi? Gözlerimi açmak ne kadar zor olabilir ki? Ama şu anda resmen bütün gücümü alıyordu bu işlem.
Tabi gözlerimi açmam ile tekrar kapatmam bir olmuştu. Bem beyaz duvarlar, gözümü alan beyaz ışıklar.
İkinci denemem daha başarılıydı. Etrafıma bakmayı başarmıştım. Bir hastane odasıydı burası. Tabi ki de öyle olacaktı aptal, vurulduktan sonra nerde olmayı düşünüyordun?
Yatağın sol tarafında hafif bir ağırlık fark ettim. Başımı kaldırmam ile Aiden'ı gördüm. Bütün olanlardan sonra çok korkmuştum. Ama o iyiydi, yanımdaydı.
Başını yatağa yaslamış bir şekilde sandalyenin üzerinde oturuyordu, gözleri ise kapalıydı. Kim bilir ne zamandır burdaydı. Kim bilir ne kadar yorulmuştu.
Yavaşca doğrulmaya çalıştığımda, Aiden başını kaldırdı.
'Grace?' Uyandığımı gördüğünde gözlerini kocaman açtı.
'Dur sakın devinme, bir yerini acıtacaksın.' Oturduğu sandalyeden kalktı.
'Ağrın var mı? Bir şey istiyor musun? Dur ben diğerlerine haber vereyim. Hatta doktor çağırayım.'
Ne yapacağını şaşırmış gibiydi. Oysa benim şu an tek ihtiyacım olan o'ydu.
'Aiden.' Sesim hırıltılı çıkmıştı, belki de boğazımın kuru olmasından kaynaklanıyordu.
Neyse ki tam dönecekken elini tutmayı başarmıştım. İlk defa gözlerime bakmıştı o anda.
'Aiden.' Dedim tekrar onu yavaşca kendime doğru çekerek. Fazla gücüm yoktu ama, onun bana bir adım atması gerekiyordu.
Bana bakışından anlıyordum ama, olanlardan kendini suçluyordu.
Yavasca doğrulduktan sonra kollarımı sıkıca boynuna sardım.
Bir süre tepkisiz durduktan sonra, yavaşca geriye doğru adım attı. 'Benim doktora haber vermem gerekiyor.'
Onu tanıyordum. Kendini suçluyordu, şimdi ise beni korumak amaçlı uzak duracaktı benden. Kalbimi kıracaktı belki, ondan nefret etmemi sağlayacaktı.
Biz bundan daha güçlüydük, benden uzaklaşmasına izin vermeyecektim. Bunu da birlikte aşacaktık.
Aiden doktoru çağırmak için odadan çıktığında derin bir nefes aldım. Hastanelerden nefret ediyordum ve bir an önce burdan defolup gitmek istiyordum.
Fazla süre geçmeden içeriye orta yaşlarında bir adam girdi. Üzerindeki beyaz ceketten belli oluyordu doktor olduğu.
'Bayan Summers nasılsınız?' Yanıma yaklaşarak elindeki küçük lambayı ilk olarak sağ, sonra ise sol gözüme tuttu.
'Gayet iyiyim, hatta hemen taburcu olmak istiyorum.'
Doktor gülerek muayeneye devam etti. 'Ağır bir ameliyat geçirdiniz, çok kan kaybettiniz. Neyse ki bay Jones burdaydı. Şimdi sadece dinlenmenize bakın sizi bir süre daha kontrol altına tutmamız gerekiyor.'
Nefesimi dışarıya üfledim. İtiraz etmemin bir faydası olmayacaktı nasıl olsa.
Doktor çıktıktan sonra içeriye babam girmişti. Hızlı adımlarla yanıma yaklaştı. 'Kızım, bizi çok korkuttun.'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Game of Seduction | 18
Teen FictionAdım Aiden.' Diğer kulaklığımı da çıkartıp başımı adının Aiden olduğunu öğrendiğim çocuğa döndüm. 'Adını sorduğumu hatırlamıyorum.' Onu bozmaya çalışsam bile sırıtmaya devam ediyordu. 'Biliyorum, ama az sonra şu ilerideki tuvalet kabininde ihtiyacın...