~ 3 ay sonra ~
Notlar, kitaplar, yasalar. Son bir kaç haftadır hayatım sadece bunlardan ibaretti, çünkü sınavlar yaklaşıyordu.
'Grace!' Başımı kaldırıp, çalışma odasına giren Aiden'a baktım. 'Efendim?'
Sandalyemin arkasına geçip, omuzlarımı sıktı. 'Nasıl gidiyor, birşeyr ihtiyacın var mı?' Başımı iki yana salladım. 'Teşekkür ederim.'
'Birazdan bir arkadaşım gelecek, biliyosun yarın için bitirmemiz gereken bir proje var.' Başımı salladım. 'Peki.'
Dersti, projeydi, işti derken Aiden ile birbirimize hiç vakit ayıramamıştık. Günlerimiz sürekli koşturmaca ile geçtiği için akşamları bitkin düşüp direk uyuyorduk.
Malesef yapacak birşey yoktu, en azından yarın ki sınava atlatana kadar.
Bir yarım saat sonra zil çaldığında hiç aldırmamıştım bile, başımı kaldıracak halim yoktu. Ayrıca meşguldum.
Saatlerce ne telefona bakmıştım ne de başımı ders notlarından kaldırmıştım. İçerdekiler ile hiç ilgilenememiştim bile.
O kadar yorulmuştum ki, en son ne zaman doğru düzgün uyuduğumu hatırlamıyordum bile.
Uyku demişken, fazla yorgundum şu anda. Hatta gözlerim ağırlaşmaya başlıyordu bile. Başımı not defterine yaslayıp gözlerimi kapattım. Beş dakika dinlenecek zamanım vardı herhalde.
Birşeyin boynuma sürttüğünü hissettiğimde tepki vermedim. Fazla yorgundum. Az bir süre sonra hisettiğim sıcak bir nefes ve ardından kondurulan küçük öpücükler bile kafamı kaldırmadı.
'Aiden..' sesim uykulu ve boğuk çıkmıştı, ayrıca Aiden'ı durdurmamıştı bile. Boynumdan yüzüme, ardından dudaklarıma doğru devam etti.
'Bilemedin, bir daha dene güzelim.' Kulaklarıma dolan bu ses Aiden'a ait değildi. Gözlerimi açıp, doğruldum.
'Ne işin var senin burda? Ne yaptığını sanıyorsun?!'
Panik bir şekilde ayağa kalkıp, Scott'a baktım. İnanamıyorum, beni öpmüştü. Üstelik uykulu halimden faydalanarak.
Gülerek çalışma masasına yaslandı. 'Eskiden bu dudaklara doyamıyordun güzelim.' Sinirle karşısına geçtim.
'Sakın! Ayrıca aptal aptal sırıtmayı kes!' Tanrım sinilerimi tepeme çıkartmakta üstüne yoktu.
Benim sinirlenmem sanki onu daha çok keyiflendiriyordu. 'Sakın birdaha yanıma yaklaşma, yemin ederim seni fena yaparım.'
Odadan çıkmak istediğimde, önümü kesti. 'Ne yaparsın güzelim, gerçi benim aklımda bir kaç fikir var.'
Bu arada Aiden neredeydi? Gerçi şu an sadece gelmemesini umuyordum. Çünkü herşey daha kötü olurdu.
'Scott, ben ciddiyim! Artık Londra'daki aptal, her sözüne inanan Grace değilim.'
Tekrar güldü. 'İşte tam da bu yüzden dikattimi daha fazla çekiyosun.' Baş parmağını, yavaşca koluma sürttü.
Refleks olarak kolunu ittim, ardından ise yumruğumu sertce yüzüne geçirdim.
'Sakın. Birdaha. Yanıma. yaklaşma.' Sinirden kelimeler ağzımdan tane tane çıkıyordu.
Odadan çıkıp, salona geçtim. 'Canım?'
Aiden, kucağında bilgisayarla koltukta oturuyordu.'İyimisin? Hayalet görmüş gibisin.' Elimi yüzüme götürüp derin bir nefes aldım. 'Uykuya dalmışım da, böyle birden uyanınca oldu galiba.'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Game of Seduction | 18
Teen FictionAdım Aiden.' Diğer kulaklığımı da çıkartıp başımı adının Aiden olduğunu öğrendiğim çocuğa döndüm. 'Adını sorduğumu hatırlamıyorum.' Onu bozmaya çalışsam bile sırıtmaya devam ediyordu. 'Biliyorum, ama az sonra şu ilerideki tuvalet kabininde ihtiyacın...