42. Netlik

15.2K 431 90
                                    

Nereye gittiğimi bilmiyordum, sadece temiz havaya ve düşünmeye ihtiyacım vardı.

Aiden'a ne kadar inanmak istesem de inanamıyordum. Ya bu sadece yalanlarından birtanesiyse?

Artık neye inanmalıydım? Ne yapmalıydım? Herşey o kadar karışıktı ki. Duygularım, hislerim, düşüncelerim.

Nefesimi dışarıya üfleyerek yolun kenarındaki kaldırıma oturdum. Burada tam olarak ne kadar zaman geçirdiğimi bilmiyordum. Düşüncelere dalmış, zamanı unutmuştum.

Üşümeye başladığımı farkettiğimde kalktıp tekrar eve doğru yürüdüm. Bahçeye girdiğimde David ile karşılaştım. 'Bayan Summers.' Hafif başımı sallayarak içeriye geçtim.

Babam çalışma odasındaydı, Josh ise bugün eve gelmemişti bile.

Odama girdiğimde, Aiden'ın hâla gitmediğini gördüm. Yatağımın üzerine uzanmış, telefonu ile uğraşıyordu.

'Hâla ne yapıyorsun sen burda?' Başını kaldırıp bana baktı. 'Seni almadan gitmeyeceğimi söylemiştim.' Başımı iki yana salladım.

'Seninle hiç bir yere gelmiyorum Aiden anla bunu.'

'Grace.' Yataktan kalkıp, üzerime doğru geldi. 'Konuşmak istemiyorum, ayrıca yarın okul var erken kalkacağım.' Bir adım daha attı. 'Dinle beni.'

'Aiden git! Yemin ederim bağıracağım artık defol!' Ellerini havaya kaldırarak geriledi.

'Tamam, o hâlde sakinleşince konuşuruz.' Sakinleşebileceğimi düşünmüyordum zaten konuşmak ta istemiyordum.

Aiden çıktığında arkasından kapıyı kilitledim. Başka davetsiz misafir çekemeyecektim. Yatağıma girip, örtüuü üzerime çekerek gözlerimi kapattım. Daha fazla düşünmek istemiyordum.
--
'Grace araban bugün bende.' Josh odama girip, masanın üzerinde duran araba anahtarlarımı aldı.

'Bennasıl gideceğim okula?' Nefesini dışarıya üfledi. 'İyi acele et ben bırakırım.' Gözlerimi devirerek yerde duran çantamı aldım. 'Kendi araban yok mu senin?' Omuzlarını silkti. 'Serviste.'

Arabaya geldiğimizde yolcu koltuğuna geçtim. 'Bir sorun mu var?' Direksiyonun arkasına geçtikten sonra başını bana doğru çevirdi.

'Hayır.' Dedim kemerimi takarak. 'Seni üzen birisi mi var?' İşte asıl kıyamet Josh herşeyi öğrenirse kopardı.

'Hayırdır öyle birşey olsa dövermisin?' Gülerek yüzüne baktım.

'Sadece dövmekle kalmam.' Arabayı çalıştırdı. 'Uvv çok etkileyici.' Gülerek arkama yaslandım.

Sonunda okula geldiğimizde kemerimi çözdüm. 'Artık bi zahmet almaya da gelirsin.' Dedim ayaklarımın önünde duran çantamı alarak.

'Bakarız.' Eğilip yanağına bir öpücük kondurdum. 'Geç kalma Josh.'

Arabadan inip, sınıfa doğru ilerledim. Zaten derste başlamak üzereydi.

'Bugün sizlerle farklı birşey yapacağız.' Masanın üzerinde duran kollarıma yasladığım başımı kaldırdım. 'Elimdeki kutuda farklı yazarların isimleri var. Her çifte bir isim vereceğim ve sizden bu yazarın yaşadığı zamanı ve çevresini anlatmanızı istiyorum.'

Önümde oturan Abby bana doğru dönüp gülümsedi. 'Malesef bayan Donovan, çiftleri belirledim bile.' Nefesini dışarıya üfleyerek tekrar önüne döndü.

'Matt ve Zoey. Allison ve Zach. Noah, Abby. Ruby, Steve. Melanie, Jordan...' Bayan Samuels isimleri saymaya devam ederken, önümdeki defteri karalamaya başladım. '..Grace ve Aiden.' İsimlerimizi duyduğumda bayan Samuels'e baktım. Şaka yapıyor olmalıydı. İtiraz etmek için elimi kaldırdım. 'Çiftleri değiştirmeyeceğim.'

Game of Seduction | 18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin