7. Yatak odası

79.6K 1K 115
                                    

(Mültide Aiden)

Yastığımın altındaki telefonumun çalması ile, telefonumu aldım. 'Bu saatte aranır mı ya?' Diye homurdanırken telefonumu açarak kulağıma götürdüm. 'Alo.' Uykum hâla açılmadığı için sesim boğuk çıkmıştı.

'Grace!' Alyssa'nın çırtlak sesi ile gözlerimi açtım. 'Ne var baş belası? Bu saatte aranırmı?' Ekranın saati sabah yediyi gösteriyordu. 'Ne varki saatte?' Gözlerimi devirdim. Ona beş saniye veriyordum. 'Tabi yaa saat farkı, ben çok özür dilerim farkında değilim.' Londra ile aramızda yaklaşık dokuz saat fark vardı yani orada saat şimdi dört civarı olması gerekiyordu.

'Of neyse boşver saati falan, ne yapıyorsun. Çok özledim seni gerçekten.' Yastığımı arkaya doğru iterek yatakta doğruldum. 'İyiyim, bende çok özledim keşke burada olsaydın.' Ellim ile gözlerimi ovaladım.

'Asıl sen burada olsaydın, gerçekten geri gelmeyeceğine inanamıyorum.' Gülümsedim. 'Elbette seni görmeye geleceğim ama artık burada yaşıyorum.' Karşı taraftan nefesini dışarıya üflediğini duydum. 'Neyse kapatalım bu konuyu, naptın okula gittinmi, var mı yakışıklı çocuklar?'

Aklıma Aiden geldi. Evet yakışıklı çocuklar vardı. 'Henüz başlamadım, o yüzdende gördüğüm fazla kişi yok.'

'Bir an önce çık dışarıya o hâlde.' Gözlerimi kocaman büyüttüm. Bugün Abby'e söz vermiştim ya. Neredeyse unutuyordum.

Yatak örtüsünü üzerimden atarak ayağa kalktım. 'Canım ben seni sonra söz arayacağım, olurmu?'

'İyi tamam.' Sesi biraz trip atar gibi geliyordu ama aldırmamıştım. Sonra alırdım tekrar gönlünü.

Telefonu kapattıktan sonra yatağın üzerine fırlattım. Ardından odamdan çıkıp salona indim.

İçeride kimseyi göremeyince mutfağa gittim. Orada Laurel kahvaltıyı hazırlamak ile meşguldu. 'Günaydın Grace.' Gülümsedim. 'Günaydın.'

'Şey babam nerde?' Diye sordum. 'Bay Summers az önce çıktı.' Galiba buna alışmam gerekiyordu. 'Anladım teşekkürler.' Mutfaktan çıkıp odama geri döndüm. Şimdi ağabeyimin yanına gitsem beni kesinlikle öldürürdü. Dün sabaha karşı gelmişti ve onu uyandırmak ölüm fermanımı imzalamak olurdu.

Keşke okula hemen başlasaydım. Noel'e iki gün kalmıştı. Ve ardından yeni yıla kadar okullar tatildi. Kendimi odamdaki koltuğa attıp gözlerimi kapattım.

Babam noel'de katılacağımız önemli bir davet olduğunu söyledi, yeni yıl gecesinde de varmış tekrar bir davet.

Babamın çevresinin geniş olması iyi birşeydi, ama sürekli davetlere katılmaya alışamıyacaktım galiba.

Annem de giderdi davetlere ama yanında Jackson'u götürdüğü için bana evde kalmam için izin verirdi.

Tekrar kalktım. Dün gece geç geldiğim için düşa girmemiştim. Şimdi ise saatlerce çıkmayı düşünmüyordum.

Küvet dolarken bulabildiğim en güzel kokulu sabunu döktüm içine. Su köpürürken üzerimdekilerden kurtuldum. Bunu galiba hak etmiştim.

Suyu kapatıp küvetin içine girdim. Of bu gerçekten süper bir histi. Arkama yaslanıp bir süreliğine gözlerimi kapattım.

--
Abby kapının önüne geldiğinde beni arayacağını söylemişti. Bu yüzden de telefonumun çaldığı anda çantamı alıp aşağıya doğru koştum.

Bahçeye çıktığımda ise, arabasına yaslanmış bekliyordu. Yanına gidip ilk önce birbirimize sarıldık ve ardından arabaya bindik. 'Ee nereye götürüyorsun beni?' Gülümseyerek arabasını çalıştırdı. 'Los Angeles'ta görmen gereken yerleri gezdireceğim.' Güldüm. 'Peki o hâlde.'

Game of Seduction | 18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin