Zilin çalması ile oturduğumuz sandalyelerden kalktık. Şimdiki dersim fransızcaydı. Aram fazla iyi olmasa bile kendimi kurtarabiliyordum.
'Bonjour madame Dubois.' Deyip yerime oturdum. 'Bonjour çocuklar.' Direkt derse başladığında kafamı koluma yaslayıp düşüncelere daldım. Aiden fransızca dersi almadığı için burada değildi. Jay'e ne yaptığını deli gibi merak ediyordum. Tabi birde şu aralarındaki mesele vardı.
Bayan Dubois'ın anlattıkları bir kulağımdan girip, diğerinden çıkıyordu. Ve böylelikle zamanın hangi ara geçtiğini fark etmemiştim bile. 'Bir daha ki derse bu metinin özetini çıkartmanızı istiyorum.'
Kitaplarımı toplarken Abby geldi yanıma. 'Neredeyse patlıyordum sıkıntıdan.' Gülerek sınıftan çıktık. 'Ben Chris'in yanına kaçıyorum. Birazdan görüşürüz. Ha bu arada, okuldan sonra alış verişe çıkıyoruz. İtiraz yok!' Deyip yanımdan ayrıldı.
Kantine girdiğimde sanki herkes bana bakıyormuş gibi hissediyordum. Tanımadığım insanlar birden selam vermeye başlamıştı. İlerideki masada Ruby ve Melanie oturuyorlardı. Ruby bana gülümserken, Melanie kötü kötü bakışlar atıyordu.
Yanlarından geçip bahçeye çıktım. Biraz hava almış olurum, hem belkide Aiden oradadır.
Onu arka bahçede bulmuştum. Duvara hafif yaslanmış bir şekilde, tanımadığım biriyle konuşuyordu. Yanlarına yaklaştığımda, karşısındakine başı ile işaret ederek gönderdi. Ardından elindeki sıgarasını söndürdüğünü gördüm. 'Kimdi o?' Bana doğru bir adım attı. 'Önemli biri değil.' Kolunu belime sardığında, başımı omuzuna yasladım.
'Gizemliliğe devam diyorsun yani?' Elini belimden çekip saçımla oynamaya başladı. 'Bu konuyu konuşmuştuk.' Nefesimi dışarıya üfledim. Evet konuşmuştuk ama çok merak ediyordum.
'Hadi ne duruyoruz burada, içeriye girelim.' Deyip elimi tuttu ve birlikte içeriye girdik. Bu tenefüz fazla uzun sürmediği için, zaten hemen zil çalmıştı. Ve biz son dersimiz olan tarih dersine girdik.
Normalde çok sevdiğim ve dinlediğim bir dersti tarih. Ama bütün ders boyunca Aiden dikattimi dağıtıyordu. Normalde arkamda otururken, yanımdaki sıradaki kızla yer değiştirerek yanıma geçtmişti.
Dersi dinlemek için çabalarken, bana attığı bakışlarla tekrar dikkattimi dağıtmayı başardı. Ona baktığımda çevirmiyordu da başını. Gözlerimin içine bakmaya devam ediyordu.
'Bayan Summers?' Yakından biryerden bay Archer'ın sesi geliyordu. Bir tepki vermediğimiz için başını eğerek, Aiden ile aramıza girdi. 'Rahatsız mı ediyorum?'
Başımı kaldırıp bay Archer'a baktım. 'Derse daha sonra da devam edebiliriz isterseniz.' Ben kızarmaya başlarken Aiden cevap verdi. 'Pardon koç.'
Bay Archer tekrar sınıfın ön tarafına geçip dersine devam etti. Bende kendimi Aiden'a bakmamak için zorlayıp dersi dinlemeye çalıştım.
Sonunda zil çaldığında ayağa kalktım. Öğretmen 'Arkadaşlar paragrafı okumayı unutmayın.' Deyip dersi kapattı. İşte bugünün son dersi de bitmişti.
'Grace çıkıyormuyuz hemen?' Başımı Abby'e çevirip olumlu şekilde salladım. 'Çıkalım.'
'Nereye gidiyoruz?' Belimde Aiden'ın elini hissettiğimde nazikce geriye ittim. 'Sen hiç biryere gitmiyorsun. Abby ve ben alış verişe gidiyoruz.'
'Ne alışverişiymiş bu?' Daha cevap veremeden Abby girdi araya. 'Bir düşün bakalım, bulursun sen.' Ardından beni kolumdan tutup dışarıya doğru çekiştirmeye başladı.
Sınıftan çıkmadan arkamı dönüp, Aiden'a el salladım.
'Senin Aiden ile olan derdin ne?' Abby omuzlarını silkti. 'Bir derdim yok, sadece bir ipucuydu. Belki balo aklına gelir.' Gözlerimi devirdim. Ben belki gitmek istemiyordum bile? Ne ipucuydu bu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Game of Seduction | 18
Teen FictionAdım Aiden.' Diğer kulaklığımı da çıkartıp başımı adının Aiden olduğunu öğrendiğim çocuğa döndüm. 'Adını sorduğumu hatırlamıyorum.' Onu bozmaya çalışsam bile sırıtmaya devam ediyordu. 'Biliyorum, ama az sonra şu ilerideki tuvalet kabininde ihtiyacın...