Suyun altında bikinimin alt kısmını çıkarmaya çalıştığında, gülerek onu durdurdum. 'Yapma, önce çıkalım hadi burdan.'
'Çıktıktan sonra sana istediğimi yapabilecek miyim?' Başımı iki yana salladım. 'Öyle bir şey söylemedim.'
'O hâlde çıkmıyoruz.' Gülerek onu geriye itmeye çalıştım. 'Hadi şu üzerindekileri çıkart.' Kulağıma fısıldadığında gözlerimi kapattım. 'Bak, sen de istiyorsun.'
'Aiden!' Gerilediğinde havuzdan çıkarak havlumu omuzlarıma attım. O da çıktığında, yanına ilerleyerek gömleğinin düğmelerini çözdüm. 'Bana yapma diyene bak.' Kaşlarımı çatarak gözlerine baktım. 'Hastalanacaksın.' Başını iki yana salladı. 'Bana bir şey olmaz.' Boynumu öpmeye başladığında derin bir nefes aldım. Gömleğinin son düğmesini de çözdükten sonra bir kenara fırlattım. Pantolonun düğmesini açmaya çalışırken, göğüsüme kadar inmişti.
'Aiden! Hiç yardımcı olmuyorsun ki.' Başını iki yana salladı. 'Üzerinde bunlar varken sen de olmuyorsun.'
'Off, gidiyorum ben!' Onu arkamda bırakarak içeriye girdiğimde peşimden gelmesi uzun sürmemişti. 'Beni böyle soyduktan sonra nereye gidiyorsun?'
'Beni, böyle seninle bu noktaya getiren kararları tekrar gözden geçirmeye. Belki kendimi senden bi şekilde kurtabilirim.' Gülerek beni arkamdaki duvara yasladı. 'Sen bana deliler gibi aşıksın.'
'Ben sana deliler gibi aşığım.' Beni öptüğünde ellerimi hâla ıslak olan saçlarına geçirdim. Bana destek verdiğinde bacaklarımı beline sardım. Yürüdüğü her yeri ıslatıyorduk, ama bu şu anda umrumda bile değildi. Tek umrumda olan Aiden'dı. Ona ihtiyacım vardı.
Beni yatağımıza yatırdıktan sonra ilk önce üzerindeki ıslak kıyafetlerden kurtuldu, ardından ise benimkileri çıkarttı.
Tekrar dudaklarıma uzanmak istediğinde birden evin içinde telefonumun zil sesi yükseldi. Aiden'i hafifce geriye ittiğimde kaşını kaldırdı. 'Açmayı düşünmüyorsun değil mi?' Altından kalkarak kenara fırlattığım havluyu üzerime sarıp salona geçtim. Önemli bir şey olabilirdi.
Telefonu elime aldığımda ekranda gördüğüm isime baka kaldım. 'Kim miş?' Ekranı ona doğru çevirdiğimde gerildiğini görebiliyordum. "Isaac"
Telefonu açıp kulağıma götürdüğümde Aiden inanamayarak yüzüme baktı. 'Efendim Isaac?'
'Merhaba Grace, nasılsın?' Aiden geri gitmeyi planlarken birden fikrini değiştirip üzerime geldi. 'İyiyim, sen?' Dudakları, boynumda yerlerini bulurken elini de havlumun altına kaydırmıştı. 'Ben de iyiyim, hatta aramızı düzelttiğimize gerçekten çok sevindim.' Aiden'ın parmaklarını kadınlığımın üzerinde hisettiğimde gözlerimi kapattım. Bu işkenceyi bana neden çektiriyordu şimdi?
'Ben de öyle Isaac.'
'Aslında seni yarın akşam için aramıştım. Buradaki toplantılar bitti, hep birlikte yemek yiyeceğiz sen de gelir misin?' Parmağını içimde hisettiğimde ağzımdan bir inilti kaçtı. Lanet olsun!
'Şey evet, yani bakmam lazım sana sonra haber veririm.' Telefonu kapatır kapatmaz, koltuğun üzerine firlatıp, elini geriye ittim. 'Neden yapıyorsun bunu?'
'Sen benimsin.'
'Aksine dair bir şüphen mi var?' Karşısına geçerek gözlerimi, gözlerine diktim. Ondan başkasını isteyebileceğimi düşünmesi bile beni delirtiyordu. 'Grace.' Başımı iki yana salladım. 'Sana inanamıyorum.' Başımı iki yana sallayarak yanından geçip, yatak odasına girdim.
'Bana arkanı dönüp gidemezsin.' Ona bir cevap vermeden, üzerimi giyindim. 'Grace!'
'Ne?'
'Neden aramıza girmesine izin veriyorsun?' Başımı iki yana salladım. 'Aramıza falan girmiyor Aiden! Sadece şirketin verdiği bir yemeğe gelip gelmeyeceğimi sordu.'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Game of Seduction | 18
Teen FictionAdım Aiden.' Diğer kulaklığımı da çıkartıp başımı adının Aiden olduğunu öğrendiğim çocuğa döndüm. 'Adını sorduğumu hatırlamıyorum.' Onu bozmaya çalışsam bile sırıtmaya devam ediyordu. 'Biliyorum, ama az sonra şu ilerideki tuvalet kabininde ihtiyacın...