(Mültide Jay!)
Elimi sıkıp gülümsedi. 'Herzaman yanındayım.'
Nefesimi dışarıya üfleyip tekrar arkama yaslandım. Ne yapacaktım şimdi? Bu halde eve gidersem biterim.
'Grace.' Başımı kaldırıp Jay'e baktım. 'İstersen önce bana gidelim, biraz kendini toparladıktan sonra bırakırım yine eve.' Sanki düşüncelerimi okumuştu.
'Hayır, ben size rahatsızlık vermeyim, hem saatte geç oldu.' Başını salladı. 'Evde kimse yok, babam toplantısı için yurtdışına çıktı, annem de onunla birlikte.'
Başımı salladım. 'Peki.'
Bir süre sonra kocaman kapıları olan bir girişe geldik. 'Hoşgeldiniz bay Thorne.' Orada duran güvenlik kapıyı açtığında bahçeye girdik.
Arabayı park ettikten sonra eve girdik. Buraya genellikle beyaz ve crème renkleri hakimdi.
'Şey lavabo nerde?' Bir an önce kurulanmak istiyorum. 'Gel.' Dedi ve elimden tutup merdivenlerden çıktık. 'Burayı kullanabilirsin, ben de odamdayım.' Dedi ilerideki odaya işaret ederek. 'Teşekkür ederim.' Dedim ve banyoya girip kapıyı arkamdan kapattım.
Bulduğum havlu ile saçlarımı kuruturken aynada kendime baktım. Ardından kağıt havlu ile gözlerimin altına akan rimel izlerini temizledim.
Sonunda kendimi toparladıktan sonra elimdeki havluyu kirlilerin arasına atarak banyodan çıktım.
Yavaşca Jay'ın odasının kapısını açıp içeriye girdim. Karşımda tişörtsüz durduğunu gördüğümde geriye adım attım. 'Özür dilerim.' Elindeli havlu ile saçlarını kuruluyordu.
Gülerek havluyu bir kenara atıp, üzerine bir tişört geçirdi. 'Önemli değil. Sen iyisin değilmi?' Başımı salladım. 'İyiyim gerçekten çok teşekkür ederim.'
Yanıma geldiğinde elimi tuttu. 'Bana teşekkür etmeyi kes Grace.' Hiçbirşey demeyip sadece başımı salladım.
'İstersen sana giyecek birşeyler vereyim? Hastalanma sonra.' Başimi iki yana salladım. 'Yok kurudu zaten nerdeyse.'
'Peki o hâlde.' Beni arkasından aşağıya çekip mutfağa getirdi. 'Kahve içermisin?'
'Evet ya, süper olur.' Gülümseyerek mutfağın ortasındaki masanın etrafındaki yüksek taburelerin birine oturdum.
Kahve bardağını önüme koyup, yanıma geçti Jay. 'Şimdi bana ne olduğunu anlatmak istermisin?'
Bu sorusu üzerine başımı kaldırıp gözlerine baktım. Demekki gerçekten inanmamıştı taksici hikayesine.
'Anlattım ya taksici..' başını salladı. 'Hadi ama Grace bana anlatabilirsin. Aiden piçi mi birşey yaptı?'
Gözlerimi büyüterek baktım ona. Nerden anlamıştıki? 'Sizin birbiriniz ile olan derdiniz ne?' Konuyu değiştirmeye çalıştım.
'Aiden anlatmadımı sana?' Şaşırmış gibi yaptım. 'Aiden bana neden anlatsın ki?'
'Aptal değilim Grace, bazi şeyleri görebiliyorum.' Haklıydı şimdi.
'Bana birşey anlatmadı, anlatmasın da.' Gülümseyerek kahvesinden bir yudum aldı.
'Aiden ile eskiden çok yakın arkadaştık aslında.' Elimdeki kahvenin içindeki kaşık ile oynarken birden başımı kaldırdım.
'Arkadaşmı?' Başını salladı. 'Bizim sınıfa yeni bir kız gelmişti, bundan 2 yıl önce işte. Herşey çok güzel gidiyordu ta ki Aiden kızı altına alana kadar.' Buna inanabilirdim işte. Aiden'ın yapacağı birşeydi çünkü.
'Kıza karşı hislerimi bildiği hâlde aldırmadı. Biz de kavga ettik. O gün bu gündür düşman gibiyiz.' Masanın üzerindeki elini tuttum.
'Neyse geçmiş gitmiş artık boşver.' Başımı salladım. Ama anlamadığım birşey vardı. Neden herkes Jay'den uzak durmamı istiyordu? Onun anlattığına göre haklı olan oydu. Nefesimi dışarıya üfledim.
Biraz daha sohbet ettikten sonra Jay'den beni eve bırakmasını istedim. Artık saat iyice geç olmuştu ve çok yorulmuştum.
'Herşey için gerçekten çok teşekkür ederim.' Arabasını evin önünde durdurmuştu. 'Bir daha teşekkür edersen gerçekten bozuşuruz.' Gülümsedim. 'Tamam, o hâlde iyi geceler.' Arabadan indikten sonra kapıya doğru ilerledim. Tekrar arkamı döndüğünde hâla beni bekliyordu. Gitmesi için işaret ettiğimde başını sallayıp içeriye girmemi söyledi. Ardından tekrar el sallayıp sessizce eve girdim.
Şansıma babam yatmıştı, ağabeyimde ortalıklarda gözükmüyordu. Hızla odama ilerleyip, girdiğimde derin bir nefes aldım.
Jay ile konuşmak bana iyi gelmişti. Hele bide bu akşam olanlardan sonra. Yatağımın üzerine oturup öylece önüme baktım.
Aiden'ın dedikleri geldi aklıma. "eğer diğerlerinden bir farkın olmasaydı şu an yanımda olmazdın." Demişti. Yani bir farkım olduğumu dile getirmişti ama ardından beni yanlız bırakıp gitmişti. Ne duşuneceğimi bilmiyordum artık.
Yerimden kalkıp üzerimi değiştirdim ve ardından geri kalan makyajımı temizledim. Tam yatağa girip uyuyacam derken telefonum çaldı.
'Grace olanlara inanamıyacaksın!' Kulağıma dolan Abby'nın sesi ile gülümsedim. 'Ne olmuş?' Ag olanları birde o bilseydi.
'Chris! Yani Chris ve ben.. şu anda ben bile inanamıyorum ah Tanrım!' Heycanı karşısında güldüm. 'Tamam sakin ol, önce bi nefes al.'
'Olmaz telefonda anlatamam, şu kapıyı açsana evdekileri uyandırmayım.' Deli ya, bu saatte kapıma kadar gelmiş.
Yavaşca odamdan çıkıp kapıya ilerledim. Kikirdeyerek içeri girdi. 'Şhh güya kimseyi uyandırmıyorduk?'
'Tamam tamam sustum.' Odama girdiğimizde kendini yatağımın üzerine attı. 'Hâla inanamıyorum!' Yanına oturdum. 'Ne olduğunu anlatacakmısın?' Gülümsedi. 'Chris ve ben, biz..' gözlerimi belerterek yüzüne baktım. 'Siz? Hayır! Ciddenmi?' Başını salladı. 'Okadar güzeldi ki, bana okadar güzel şeyler söyledi, çok iyi davrandı. Galiba aşık oldum.' Gülümsedim. En azından birimiz mutluyduk. 'Yanında kalmamı istedi, ama gitmek zorunda olduğumu söyleyip kaçtım.' Gözlerimi büyüttüm. 'Neden?' Omuzlarını silkip yatakta doğruldu. 'Ya benden sıkılırsa?' Başımı iki yana salladım. 'Saçmalama ya.'
Telefonunun titremesi üzerine ekranına baktığında küçük bir çığlık attı. 'Sussana deli, uyandıracaksın herkezi.' Yüzündeki kocaman gülümsemesiyle telefonunun ekranını bana çevirdi. "Bu gece gerçekten çok güzeldi."
Böyle romantik, iyi kalpli erkekler dururken neden gidip bana zarar veren tipleri seçiyordum?
'Siz olmuşsunuz bence.' Dedim arkamdaki yastığa yaslanarak. 'Gerçektenmi?' Başımı salladım. 'Yani.'
İçimden aslında olanları Abby'e anlatmak geliyordu ama bu mutlu anını bozmak istemediğim için sustum. Sadece Chris'ın Aiden gibi olmamasını umuyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Game of Seduction | 18
Teen FictionAdım Aiden.' Diğer kulaklığımı da çıkartıp başımı adının Aiden olduğunu öğrendiğim çocuğa döndüm. 'Adını sorduğumu hatırlamıyorum.' Onu bozmaya çalışsam bile sırıtmaya devam ediyordu. 'Biliyorum, ama az sonra şu ilerideki tuvalet kabininde ihtiyacın...