28. Affet

4.1K 145 37
                                    

Onu gördüğüm anda dünyalar benim olmuştu. Hayattaydı, iyiydi. Ne kadar çok hırpalandığını eve geldiğimizde fark etmiştim. Koltuğun üzerine oturduktan sonra bütün yaralarını, morluklarını inceledim. Neyseki ciddi bir şeyi yoktu.

'Beni nasıl buldunuz?' Henüz Logan'dan haberi yoktu, belli ki Mason bir şey dememişti. Zaten oradan çıktığını da görmemiştim, kaçmış olmalıydı. Aiden ise büyük bir ihtimal ile oraya Noah'larla geldiğimizi düşünüyordu.

'Ben seni, nerede olursan ol, her zaman bulurum sevgilim.' Elimi yüzüne doğru uzatarak yeni çıkan sakallarını okşadım. 'Noah senden haber alamadığını söylediğinde çok korktum.' Elimi geriye çekerek, bu sefer başımı omuzuna yasladım. Aiden kolunu etrafıma sararak beni kendine bastırdı. 'İyiyim ben, sadece çok yorgunum.' Neredeyse sabah olmasına rağmen, olaylar nedeniyle bütün gece uyumamıştım. Aiden ise kim bilir en son ne zaman uyudu.

'Hadi, üzerini değiştirip seni yatıralım o hâlde.' Ayağa kalkarak ona kalkması için destek verdim. Yatak odasına girdiğimizde, odaya bitişik olan banyoya doğru ilerledi. 'İlk önce duşa giriyorum ben.' Banyoya girmeden sırıtarak bana doğru döndü. 'İstersen eşlik edebilirsin.' Gülerek başımı iki yana salladım. 'Sen önce bi ayakta düzgün dur da, sonrasına bakarız.'

Aiden duşa girdiğinde ben de kendi kıyafetlerimi değiştirip, yorganın altına girdim.

Aslında kafamda bir sürü soru vardı, ama şu anda sırası değildi. Aiden zaten yeterince yorgundu ve şu anda sadece yanımda olması bile yeterdi. Bunun yanı sıra kendi yediğim haltı da düşünmeliydim. Yıllar sonra o piç kurusunu tekrar hayatımıza bulaştırmıştım. Aiden'ın şimdi haberi olmasa bile, öğrenmesi sadece an meselesiydi ve bunun bedelini ödemek zorunda kalacaktım.

Şimdi bunları düşünme Grace, birlikte bunların üstesinden de gelebiliriz. Biz daha kötüsünü de atlattık sonuçta değil mi? Banyodaki su sesi kesilince derin bir nefes aldım. En azından bu gecemiz vardı, gerisini yarın düşünürdüm.

Aiden banyodan çıktığında belinde sadece beyaz bir havlusu vardı. Ona öyle baktığımı gördüğünde, ağızının kenarı hafifce yukarıya kıvrıldı. Üzerime doğru geldiğinde ise kalbimin ritmi attığı adımla birlikte artıyordu. Hâla etkisi aynıydı, beni hâla heyecanlandırıyordu. Nefesim kesiliyordu, elim ayağım birbirine dolanıyordu. Yattığım yerden doğrularak, yatağın üzerine çıkmasını izledim. Ondan önce davranarak ise kolumu boynuna sararak, onu kendime doğru çektim. Sabırsızca dudaklarımızı birleştirdiğimde, gülümsedi. Üzerime çıkmak için beni hafifce geriye doğru ittiğinde, gözlerimi açtım. 'Ben şey, kendimi kaptırmış olabilirim biraz.' Onu zorlayamazdım, dinlenmesi gerekiyordu. 'Ben şikayetçi değilim Grace.' Havlusunun altındaki şişliği hissettiğimde gözlerimi kocaman açtım. Şu an ona yapmak istediklerimi beynimin bir köşesine iterek derin bir nefes aldım. 'Olmaz.'

'İyiyim ben, inanmıyorsun bırak da sana ne kadar iyi olduğumu göstereyim ha?' Başımı iki yana salladım. 'Aiden!' Zaten kendimi zor tutarken, neden beni bu kadar zorluyordu?

'İyi tamam, bunun telafisini isterim ama.' Yataktan kalkarak, üzerini giyindi. Tekrar yanına yattığında ise sonunda kollarımı etrafına sararak huzur içinde uykuya dalabilirdim.
--
Sabah uyandığımda, Aiden hâla yanımda uyuyordu. Onu uyandırmadan yavaşca yataktan kalkarak mutfağa indim. Buzdolabından çıkardığım malzemeler ile waffle yaptıktan sonra onları meyve ve çikolata ile güzelce süsledim. Ardından ise kahveleri hazırlayıp, her şeyi tepsinin üzerine dizdim. Koca tepsiyi ise yavaşca yatak odasına taşıdım. Sessiz olmaya o kadar özen gösterirken, yatak odasına girdiğimde, Aiden uyanmıştı bile. Telefonunu komidinin üzerine bırakıp yatakta oturur vaziyete geçti. Birisi aramış olmalıydı, neden aklıma telefonu sessize almak gelmemişti ki?

Game of Seduction | 18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin