37. Benim

2.6K 119 61
                                    

İspanya bambaşka bir yerdi. Logan ile burada geçirdiğimiz günler stresten uzak ve çok eğlenceliydi. Şirketinin toplantılarıyla günleri çok yoğun geçmesine rağmen bana yorgunluğunu asla belli etmiyordu. O şirketteyken ben de gezilmedik mağaza bırakmamıştım burda.

Babam ya da Josh haricinde kimseye cevap vermemeyi tercih ediyordum. Aiden'ın çağırıları hâlâ cevapsız kalıyordu ona diyecek hiç bir sözüm kalmamıştı. Her şeyi öğrendikten sonra arkasından ağlayarak bütün gözyaşlarımı da bitirmiştim ayrıca. Artık yeni bir Grace vardı, Los Angeles'a vakti geldiğinde daha güçlü bir şekilde dönecektim.

'Hazır mısın Grace?' Logan odaya daldığında başımı kaldırdım. 'Yine dalıp gitmişsin.' Kollarını belime sararak beni kendine çekti. 'Özür dilerim, sanki artık kendi düşüncelerime bile yetişemiyor gibiyim.' Gülümseyerek saçlarımın arasına bir öpücük kondurdu.

'Eğer burda kalıp, sadece konuşmak istersen gitmeyelim.' Bugün şirkette yeni bir anlaşma adına yapılan bir kutlama vardı ve bunun Logan için önemli olduğunu biliyordum.

Yüzümü Logan'a dönerek hafifce gülümsedim. 'İyiyim ben, merak etme. Hadi çıkalım.' Kollarının arasından çekilmek istediğimde buna izin vermedi. 'Grace.' Yüzünde ciddi ifade ile bana baktı.

'Hadi geç kalacağız, daha konuşmak için çok vaktimiz var bak burdayım. Yanındayım.' Hâlâ buna tam olarak inanamıyor gibiydi. Sanki her an onu bırakıp gidebilcekmişim gibi bir korku vardı gözlerinde.

Bu geçtiğimiz haftalarda bana o kadar farklı davranıyordu ki. Sadece el üstünde tutulmaktan bahsetmiyordum. Verilmesi gereken bütün kararlarda bana da fikrimi soruyordu mesela. Şirket konularına gelince her şeyden haberdardım ve üstelik bütün bunları ona bir şey sormadan anlatıyordu. Sadece yanında gezdirdiği bir kız gibi değilde hayatının bir parçası gibi hissediyordum kendimi.

Aramızdaki bu ilişki bir anda çok hızlı bir şekilde oluşmuştu ama bundan pişman değildim. Olmam gereken yerdeymişim gibi hissediyordum.

Birlikte Logan'ın arabasına bindiğimizde partinin verildiği mekana geçtik. Burdaki herkesin Logan'a olan hayranlığı da ayrıca dikkatimi çekiyordu. Burada Logan kötü adam değil, ünlü ve başarılı bir iş adamıydı. Henüz buraya nasıl geldiğini bilmiyordum, ama vakti gelince onu da anlatırdı elbette.

Şirkette çalışanların çoğu ile tanışmıştım bile. Herkes çok güler yüzlüydü. Tabi aralarında konuşulanların bir çoğunu anlamam üzücüydü. Bir kaç cümle dışında İspanyolca bilmiyordum.

Logan konuşmaya başladığında ona hayran kalmakla meşguldüm. Şu anda bana o kadar çekici geliyordu ki.

İspanya'ya geldiğimizden beri Bali'deki kadar yakınlaşmamıştık. Kendince bana zaman tanımaya çalışıyordu. Ona onu istediğimi ne kadar belli etmeye çalışsam da, sonradan pişman olacağımdan korkuyordu.

Haklıydı da, bütün yaşadıklarımızdan sonra bir an da böyle olmuştuk. Ben kendimden emindim ama. Ben istediğim için buradaydım, Logan'ın yanındaydım. Daha fazla kaçmak için ya da Aiden'dan intikam almak için değil.

'Ne içiyorsun güzelim?' Logan'ın sesi kulaklarıma dolduğunda gülümsedim. 'Long island ice tea.' Yanımdan ayrılması ile geri dönmesi neredeyse birdi. Bana içkimi uzattığında elinden alarak önümdeki masaya bıraktım. 'Gracias.' Ona teşekkür ettiğimde gülümsedi.

Bütün gece boyunca Logan'ın gözleri üzerimdeydi. Başkalarıyla ilgilenirken bile bana bakıyordu. Zaten işini halleder halletmez de yanıma dönüyordu.

'İyi misin, sıkılmadın değil mi?' Başımı iki yana salladım. 'İyiyim Logan, sen insanlarla ilgilen ben burdayım.'

'Benim tek ilgilenmek istediğim kişi sensin ama.' Elimi yanağına yerleştirerek, dudaklarına ufak bir öpücük kondurdum. 'Hadi Logan, ben de gidip şu çıtır barmenle oyalanayım.' Elini belime yerleştirerek beni kendine çekti. 'Şakası bile çok kötü Grace, beni delirtmek istemezsin değil mi?' İfadesi gayet ciddi olduğu hâlde gözlerindeki parıltı onu ele veriyordu.

Game of Seduction | 18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin