~Bu bölüm yoğun istek üzerine gecenin bir yarısı yazılmıştır ve kontrol edilememiştir. Umarım hatası yoktur.~
Oy verip yorum yapmayı unutmayın lütfen!!!!!!
İyi okumalar...Sen gideli tam tamına 3 ay geçmişti.
İlk başlarda kimse Avrupa'daki günlerini bölmek istememişti ama daha sonradan telefonlarına cevap vermemen, hiçbir yerden katliam haberlerinin gelmemesi, seni kimsenin görmemesi ve de aslında o uçağa hiç binmediğini anlamışlardı.
Kol, telefonu kapatır kapatmaz bir hışımla salona girdiğinde herkes diken üzerindeydi. Kardeşlerinin telefonu nasıl sıktığını fark ettiklerinde hepsinin içi bir tuhaf olmuştu.
"Gitmemiş ki...New Orleans'tan hiç ayrılmamış. HANGİ CEHENNEME GİRDİ BU KIZ?"
Kol'un istemsizce yükselen sesi Hope'yi korkutmuş, kız adeta yerinde sıçramıştı. Bunu fark eden Klaus, kızının elini tutup korkmamasını sağlamıştı.
"Bağırıp durma, gerizekalı."-R
Rebekah, oturduğu koltuktan kalkıp odanın içinde dolanmaya başladığında Freya da ayağa kalkıp içeriye temiz hava girmesi için camı açmıştı.
"O gece, yemekte...Tuhaf davranıyordu."
Elijah'nın ciddi sesi ortamı daha çok gererken Klaus, bir eliyle yüzünü kapatmış düşünmeye çalışıyordu.
"Biri bir şey yapmış olabilir mi, ha?"
Freya'nın endişeli sesiyle Klaus başını kaldırıp ablasıyla göz göze gelmişti.
"S/A, güçlüdür. Kimse ona kafa tutamaz, bizden başka. Bu dediğin imkansız!"
Klaus'un dedikleri üzere Elijah da onaylayan bir mırıltı çıkarmıştı.
"Eğer bu bir oyunsa onu doğduğuna pişman edeceğim."
Rebekah hem dönüp duruyor hem de dudaklarını kemiriyordu. Kol, gözlerini halıdan ayırmadan ikizinin ne alemde olduğunu anlamaya çalışıyordu.
Uzun bir süre ortama sessizlik hakim oldu ta ki Marcel, eve gelip de bu sessizliği bıçak gibi bölene kadar. Bütün gözler adamın üzerine çevrildiğinde elinde tuttuğu kağıt parçasını fark etmemişlerdi bile. Marcel'in sessizce akan gözyaşları, Rebekah'nın kalbine oturmuştu. Adam, yavaşça elini kaldırıp içinde senin el yazın olan mektubu görmelerini sağladı.
"O...O gitmiş...bir daha dönmemek üzere."
Klaus, Freya ve Elijah şaşkınlıkla ayaklanarak Marcel'e doğru ilerlediklerinde Rebekah daha fazla ayakta duramayarak en yakınındaki koltuğa çökmüştü.
"Hah! Ne kadar komik bir şaka! Bir daha olmasın lütfen!"
Kol'un sitemi üzerine Marcel, tüm ciddiyetiyle ona bakmayı sürdürdüğünde Kol, kafasını iki yana sallamıştı.
"Bana öyle bakmayı kes! Sana inanmıyorum."
Klaus, Marcel'in elindeki mektubu çekip aldığında küçük kız kardeşinin el yazısını görmek canını yakmıştı.
"Sinir adam,
Herhalde bu haberi ilk sen alacaksın, böyle şeyler hep seni bulur. Evet, ben artık aranızda olamayacağım. Bunu kardeşlerime söylerken özellikle Kol'a dikkat et, sana saldırabilir tamam mı?
Biz seninle sürekli silahlı çatışma halindeyiz falan ama ikimiz de bundan zevk alan mazoşitlerin tekiyiz aynı zamanda. Çok üzülmezsin umarım yokluğumda, yoksa ağlıyor musun?
Şaka bir yana kendini aileden hissetmiyordun ya bir ara, onların hiçbiri doğru değildi. Sen de en az diğerleri gibi benim kardeşimdin, Marcel. Hep de öyle olacaksın. Tabi Rebekah aşkımı üzmediğin müddetçe, gözüm üzerinizde ona göre.
Seni çok seviyorum, her zaman ve sonsuza dek.
İmza: Sinir kadın:)"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MİKAELSONLAR İLE HAYAL ET
FanfictionSiz de benim gibi the originals aşağıysanız ve tabi Mikaelsonların, o zaman doğru adrestesiniz. Çünkü burada bol bol serilerimiz ve hayal etlerimiz var. Hadi durmayın ve okumaya başlayın. Not: Kitabın tüm hakları saklıdır. Kesinlikle kopyalanamaz...