~Oh darling, all of the city lights, never shine as bright as your eyes~
Kısa bir not: okulum açılacağı için bölümler seyrek gelecektir bilginize...
Oy verip yorum yapmayı unutmayın lütfen!!!!!
İyi okumalar...Uzun zamandır ayak basmadığın şehrin merkezinde, önünden gelip geçen insan kalabalığını izliyordun. Kimi bir yerlere yetişmek için birbirini itekliyor, kimi iş hayatının stresinden nasibini almış bir şekilde evine dönüyor, kimi de içine sığdıramadığı umutlarla sevgilisinin peşinden koşuyordu. Sen ise sözde ölü kalbinin heyecanla at koşturmasını sağlayan kişiyi bekliyordun.
Paris'in taşlı yolu üzerindeki kafede, sipariş ettiğin kruvasan ve kahve ikilisiyle oyalanırken, önündeki Eyfel kulesinin tadını çıkarıyordun. Daha önce yüz kez önünden geçtiğin yapı, sana her seferinde ilk kez görmüşsün hissi yaratıyor, tanıdığın en güzel kadınla olan anılarını aklına getiriyordu. Onu bir an önce görmek, görüşmediğiniz yılların acısını çıkarmak istiyordun. Aynı şeyi onun da istediğine inanıyordun. Çünkü aradan onca yıl geçmesine rağmen seninle iletişime geçmeyi tercih etmişti. İlk adımı atmaya cesaret eden o olmuştu.
Yanındaki sandalyenin yerde sürtünme sesiyle kendine gelirken, burnuna dolan tanıdık koku ve kafanı çevirmenle görüş açına giren zarif bedenle gözlerini birkaç kez kırpıştırmak zorunda kaldın. Çok gecikmeden ayağa fırlamış, kadının senin için açtığı kolları arasına girmiştin. Görüşmediğiniz yıllar kadar uzun sayılabilecek bir sarılmanın ardından ayrıldığınızda, ikiniz de aynı anda gülmüş ve birbirinizi süzüp beğendiğinize dair kaş göz yapmıştınız. Aradan geçen su misali yıllar, iletişim şeklinize gem vuramamış gibiydi.
Onun yerine oturmasını beklerken, heyecandan terleyen ellerini çaktırmadan ekoseli eteğine silmiştin.
"Seni görmeyeli o kadar uzun zaman oldu ki...Bunun acısını kesinlikle çıkarmalıyız, S/A."
Gözlerinde parıltıları eksik olmayan kadının sarf ettiği cümle ile kafanı sallayıp onu onayladın.
"Dile kolay 75 yıl...sensiz hiç de kolay olmadı."
Duygularının nadiren şeffaf olduğu bir zamandaydın ve bunu, kadının yüzündeki tuhaf ifade sayesinde fark etmenle durumu toparlamak istemiştin.
"Ama dediğin gibi bunun acısını çıkarıp, sabahlara kadar Paris'in tozunu attıracağız."
Kadının şefkat barındıran bakışları seni onaylarken onun neden bu kadar durgunlaştığını sorgulamaya başladın. Az önce dediklerin onu rahatsız mı etmişti diye kendi kendini yemeye başladın. Konuşma açıp bu ruh halinden çıkman lazımdı.
"Ee...Marcel ile nasıl gidiyorsunuz?"
Marcel'in adını duyan sarışın, yüzünü buruşturup az önce sipariş ettiği kahve bardağına çevirdi bakışlarını. Onu çok iyi tanıdığından bir şeylerin ters gittiğini de anlamıştın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MİKAELSONLAR İLE HAYAL ET
FanfictionSiz de benim gibi the originals aşağıysanız ve tabi Mikaelsonların, o zaman doğru adrestesiniz. Çünkü burada bol bol serilerimiz ve hayal etlerimiz var. Hadi durmayın ve okumaya başlayın. Not: Kitabın tüm hakları saklıdır. Kesinlikle kopyalanamaz...