🔪İhanet🔪2

396 46 18
                                    

Devamkeee

Oy verip yorum yapmayı unutmayın lütfen!!!!!
İyi okumalar...

Dolunayın üzerinden 2 gün geçmişti. Rebekah ile barışmandan olsa gerek mide bulantıların azalmış gibi görünüyordu. Kendini daha dinç ve güçlü hissediyordun. Yavaş yavaş toparlanmaya başlamıştın ve tek bir eksiğin vardı, o da hayatının aşkından başkası değildi.

Grill'de tek başına otururken içeriye giren Rebekah ve Klaus ile heyecanlanmıştın. Rebekah, bu sabah seni aramış ve Klaus'un kurtlardan biriyle Grill'de bir konu hakkında görüşmesinin olacağını, kendisinin de gelip sizin aranızı yapmaya çalışacağını söylemişti. O yüzden buradaydın. Birkaç dakikadır onların gelmesini bekliyordun ve Klaus'u gördüğün ilk dakikadan beri kalbin deli gibi çarpıyordu. Adamın senin üzerinde bıraktığı etkiler insanlık suçu sayılmalıydı.

Senin masana epey uzak bir masaya yerleşmişlerdi. Aslında Rebekah sana yakın bir masaya geçmek istemişti ama Klaus, ilk bulduğu masaya oturmuş ve bir daha da kalkma zahmetine girmemişti. Bu noktada iş sana düşüyordu. Yerinden kalkıp bilerek onların önünden geçmiş ve mekanın bar bölümüne ilerlemiştin. O ana kadar seni fark etmemiş olan Klaus'un bakışları anında seni bulmuş ve sen oturana kadar da üzerinden ayrılmamıştı.

"S/A değil mi o?"

Rebekah sanki bilmiyormuş gibi şaşırdığında, Klaus'un alayla karışık sinirli bakışları kız kardeşini buldu.

"Gelmek için o kadar ısrar etmenin sebebi belli oldu. Hiç rol yapmaya kalkma, Rebekah. Karşında çocuk mu var zannediyorsun?"

Kulağın onların masada olduğu için duyduklarınla başından aşağı kaynar sular dökülmüştü. Klaus'un zekasını hafife almamanız gerektiğini biliyordun. Rebekah'ya da söylemiştin fakat sarışın kadın çok ısrar etmişti.

"Saçmalama, Nik! Görmedin mi yüzümüze bile bakmadı, sence bu normal mi?"

Rebekah, iyi yerden vurmuştu. Klaus da bu yaptığına anlam verememişti zaten. Normalde yanında biter ve kendini affettirmek isterdin. En azından son iki haftadır olan buydu.

"Akşam boyunca sesini duymak istemiyorum, Rebekah!"

Klaus'un kardeşine sarf ettiği bıkkınlık cümlesinden sonra Rebekah gözlerini devirmişti. Görüşme yapacakları adam daha gelmediğinden, Klaus'un tek odak noktası arkası dönük bir şekilde barda oturan sendin. Üzerindeki siyah deri ceketin ve siyah mini eteğinle oldukça göz alıcı görünüyordun. Bu nedenle de sende gezinen bakışlar sadece Klaus'a ait değildi.

Klaus'un görüşme yapacağı adam geldiğinde, onunla eş zamanda senin yanındaki sandalyeye de biri oturmuştu. Yanına oturan kişiye çevirdiğinde bakışlarını daha önce tanımadığın biri olduğunu gördün. Yüzünde rahatsız edici sırıtışıyla seni süzüyordu. O an kafasını alıp tezgaha saplamak istesen de kendini tuttun. Rebekah'nın planının bir parçasıdır diye düşünmüştün.

Öte yandan Klaus'un bakışları artık tam anlamıyla sana kitlenmiş durumdaydı. Ne karşısındaki adamı ne de bir başkasını duyuyordu. Tüm odağı sen ve yanındaki adamdaydı. O kadar tetiklenmiş hissediyordu ki bacakları titremeye başlamış, masadaki parmaklarıyla huzursuz bir ritim tutturmuştu. Yanındakinin kafasını alıp tezgaha saplamak isteyen bir diğer kişiydi.

"Ne var ne yok, güzelim?"

Klaus'un görmediğini bildiğinden yüzünü buruşturdun rahatlıkla. Yanındaki iğrenç adam görse de bu onu kızdırmak yerine eğlendirmişti daha çok.

"Tanışıyor muyuz?"

Ne diyeceğini bilemediğin için bunu sormak en mantıklısı gelmişti.

"Evet. Hatırlamıyor musun?"

MİKAELSONLAR İLE HAYAL ET Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin