/ 42. Bölüm /

9K 353 45
                                        

Selamlar. Nasılınız Canlarım.

Size bölüm getirdim ama yazarken de epey zorlandım. Geçiş bölümü gibi bir şeydi herhalde ne oldu ben de tam anlayamadım. Umarım siz seversiniz.

Bu bölümün ithafı Green_Eyed_Killer'e gidiyor. Umarım beğenirsin canım. <3

İthaf isteyenler söyleyebilir.

Beğeni ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen.

Keyifli Okumalar! :)

Kerem her hafta düzenli olarak kontrol ettiği depoda gezinirken o iğrenç malları değil de Zeynep'i düşünüyordu. Saat epey geçti ve burada kendinden başka kimse yoktu.

Eve gidip yatmayı o da isterdi ya da bir kızla geceyi geçirmeyi ama bunlar aşırı sıkıcı şeyler gibi gelmişti ona. Ne istiyordu ki? Heyecanlı ne olabilrdi onun hayatında. Babasından ve polislerden gizlediği ikinci hayatı hariç. Gerçi babası umurunda bile değildi ya!

Ee, polisler de öyle. Hoş polisler onun hayatı boyunca nefret ettiği insanlar sıralamasının ilk başındaydı. İç çekti.

Yeni bir sigara daha yakıp, sigaranın ucu gri küle dönüşmeden önce yanarak kırmızılaşırken izledi.

Bu gece yaşanan o partide Zeynep'le aralarının düzelmesi onu hiç olmadığı kadar mutlu etmişti. Kendindeki değişikliklerin elbette farkındaydı ve uzun zamandır kabul ettiği bir şey de Zeynep'in ona fazlasıyla iyi geldiğiydi. O inatçı kadın iyi ya da kötü onunla konuşunca kendisini daha rahat hissediyordu. Belki mutlu ve umutlu.

Bu gece Berra denilen o kız yanlarına gelmeseydi ne diyecekti Zeynep'e sahi! Gözü dönmüş bir haldeydi ve ondan kendinden hiç beklemediği bir şey isteyeceği kesindi.

Pislik her işte bir parmağı olan, bela bir adam olabilirdi ama duyguları yok değildi. -Hoş, Zeynep onu duygusuz biri olarak düşünüyordu ya!-Sadece Zeynep'le karşılaşana kadar tek duygusu nefret ve öfkeydi. Gerçi şu an da öfke karşı koyamadığı bir duyguydu ama nefret, en azından Zeynep'e karşı, düşünülürdü.

Onu bu hale getiren insanlar belliydi ve ondan ne beklenebilirdi ki?

İlgili bir babası olsaydı ve annesi,onu doğururken ölmeseydi, her şey daha farklı olabilirdi.

Annesine kızıyordu Kerem, neden, yani madem ölecekti neden onu da beraberinde götürmemişti ki? Neden o lanet olası doktora kendisi yerine bebeğini tercih ettiğini söylemişti.

Babası aslına bakılırsa bir bakıma haklıydı, sonuçta sevdiği karısı sırf bir bebek uğruna ölmüştü ama kendini de oldukça haklı buluyordu Kerem.

Onu sevmiyor diye bir başkasının çocuğu, hatta düşmanıymış gibi ona böyle davranmasına ne gerek vardı? Yaşadığı çocukluğunda çektiği şeyler reva mıydı?

Son zamanlarda babası biraz biraz kendisiyle ilgilenmeye başlamıştı ama umurunda değildi artık. Otuzuna merdiven dayamış bir insan olarak bu saatten sonra baba şefkatine, sevgisine ihtiyacı yoktu. Dişiyle tırnağıyla kazıya kazıya geldiği bu günlere kadar yanında olmalıydı. Gerçi onu ne değiştirmişti bilmiyordu ama önemsemedi.

Biten sigarasını yere atıp ayağıyla çiğnedi.

Bu saatten sonra sadece anı yaşayacaktı. Tabii başarabilirse!

Çıkışa doğru yönelip ceketinin yakalarını kaldırdı. Deponun kapısını kapattığında arkasından gelen sesle hızla oraya baktı.

"Vay, Kerem Sayer? Sen buralara uğrar mıydın?"

Dengesiz [ZeyKer]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin