/ 98. Bölüm /

6.9K 312 99
                                    

Selam Tatlışlarım. Nabersiniz?

İşte bende böyle dengesiz bir yazarınız olarak her gün gelen bölümlerden sonra, araya boşluk sokup bugün ancak gelebildim. Kader kısmet artık.

Çok uzatmadan bölüme geçeyim. Sakin ilerleyelim biraz da. Böyle sevimli devam etsinler.

Keyifli Okumalar! :)

°Zeynep°

Aklımdan, bedenimden uykunun esamesi bile geçmiyordu.

Uzun saatler boyu yaşadığım tüm olayları şimdi düşününce buna sanki inanamıyordum. Plan denen kavram, bende anlamını çoktan yitirmişti. 

Kerem'i ayartmaya çalışıp, da ayartılmam, tatlı çekişmelerimiz, yakıcı bir kavgaya savrulup da, ondan daha yakıcı bir şekilde birlikte olmamız.

Mantığımı kesinlikle kaybetmiş olmalıydım.

Tabii bu yaşadıklarımdan bir gram bile pişman değildim ama belirsizlik de insanın ruhunu sömürmüyor değildi.

Birbirimize yeteri kadar, doyduğumuzu düşünüp de, yorulmamızdan sonra Kerem bana arkasını dönmüştü. Sakin nefeslerini duyuyordum, anın ve gece boyu içtiği içkilerin getirdiği yorgunlukla uyumuş olabilirdi ama emin de değildim. Hiç hareket etmemesi, kasılıp da bir türlü gevşemek bilmeyen sırt kasları, rol mü yapıyor diye düşünmemi sağlamıştı.

Dakikalardır, karanlıkta sadece hatları seçilen, karşımdaki tabloyla bakışıp duruyordum. Ee, iyi hoş, şimdi ne olacaktı peki? Ne yapacaktık?

O beni seviyorsa, ben de zaten onu seviyordum, birbirimizi sevdiğimizi söyleyecek miydik şimdi? Şimdi tam anlamıyla barışmış mıydık? Ya da biz birbirimize küsmeyi, gerçek anlamda başarabilmiş miydik?

Derin bir nefes alıp kollarımı kaldırarak yüzümü sıvazladım.

Ben, biraz fazla mı pimpirikliydim acaba? Mesleğimin getirilerinden biri olmalıydı bu. Sorunu hep en derinlerde aramak, resmen ruhumda vardı. Sanki olmak zorundaydı.

Neden dertsiz, tasasız insanlar gibi, ben de hayatı alaya alıp da yaşayamıyordum? Aslına bakılırsa Kerem'den önce ben bunu gayet iyi yapıyordum. Zaten hayatıma da ne olduysa ondan sonra olmamış mıydı?

Yanımda Kerem'in huzursuzca kıpırdanmasını izledim. Ürpermiş bir hali vardı, yüzünü yastığa gömmüş ve tek eliyle karnını tutmuştu.

Yorganı üzerine biraz daha çekip, omuzlarını örttüm. Bir şeyler mırıldandı ama ne dediğini tam anlamamıştım. Cidden uyumuş da kâbus falan mı görüyordu ya da anın getirdiği bir şey miydi tam kestirememiştim.

Yaralı ruhu nasıl da meydandaydı aslında? Benim onu kırdığımda çok açık ve net bir şekilde ortadaydı. Bana içerlediğini, sözlerinden çok net bir şekilde anlayabiliyordum. 

Gizlese bile, onun içinde bir yerlerde hâlâ yaralı bir çocuk sakladığını da biliyordum. Derin bir nefes alıp, içeri giren hafif ışıkla birlikte üzerine gölgelerin dökülmesini izledim.

Onun çok ani bir hareketle yanımdan fırlayıp, banyoya doğru koşmasıyla olduğum yerde sıçradım. Bakarken ona, dalmıştım ve yüreğim resmen ağzıma gelmişti.

Hızlı bir şekilde ben de yataktan inip banyoya koştum ama ona yetişemeden, kapı suratıma çok sert bir şekilde kapatılmıştı. Açmak için zorladım ama kilitlemişti. Musluktan akan su sesi ve Kerem'in öksürükleri kulağıma ulaştığında kapıya vurdum. Sonrasında hemen kenardaki ışığı açtım ama gün de zaten yavaş yavaş doğuyordu.

Dengesiz [ZeyKer]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin