/ 129. Bölüm /

4.5K 214 21
                                    

Selam Bebeklerim.

Nasılsınız? Bu bölüm ZeyKer'imiz yok. Şu YağCan'ı bir mutluluğa erdireyim dedim. Sonunda yani. Gerçi ben bunları da yazmayı seviyorum :D Diğer bölümü de en kısa zamanda yazmaya çalışırım.

Umarım beğenirsiniz.

Keyifli Okumalar! :)

"Gel de kurtulayım artık Zeynep, bu nedir? Üzülüyorum ben."

Yağmur, bir taraftan önündeki belgeleri toplarken diğer yandan da kaçamak yapıp görüntülü konuştuğu Zeynep'e yakınıyordu. Onlar tatil yaparken kendisinin kağıtlar içinde boğuşması adil miydi? Hiç değildi ama hayatın kendisi de adaletsizlikten oluşmuyor muydu?

"Kızım kıskanmasana!"

Zeynep bir yandan onu sıkıştıran Kerem'den kurtulmaya çalışıyor bir yandan da Yağmur'a cevap veriyordu. Yağmur deminden beri onların aşkla cıvıldayan hallerine baktı. Derin bir iç çekti. Gerçi Kerem, aşktan çok başka bir şey için Zeynep'e yanaşıyor olabilirdi, hoş Zeynep de telefon olmasa ona koşarak giderdi.

Hem Yağmur onların kuduruk hallerini bilmeyecek kadar saf değildi!

"Ne kıskanacağım be. Burada sezon sonu indirimi başladı, yazlık şeyler de geliyor, beraber alışverişe çıkarız diye dedim."

Zeynep bir kahkaha attı. Telefonun kamerası da yeniden sallandı. Yağmur evli bir çiftin arasına daha fazla girmemeyi sonunda akıl edince konuşmaya devam etti.

"Ama senin indirimde gözün yok anladığım kadarıyla. Neyse gelin artık, aramayacağım bak bir daha seni!"

"Ben seni aradım kız, sana ne oluyor?"

"Ne var arasan? Öldün mü yani?"

"Cadı."

Yağmur dil çıkardı. Bu katta sadece kendisinin olması böyle durumlarda iyi, olabiliyordu. Çoğu zaman yalnızlıktan şikayet etse bile.

"Hadi kapat gideyim de belge imzalatayım."

"Kıyamam sana."

"Ya he he.Nerede kıyamıyorsun?"

"Bal gibi kıyıyorum değil mi?"

"Hain. Neyse, seni değil minnak yeğenimi öpüyorum."

"İyi, o nasıl olacaksa şimdiden."

"Sanane? O hissediyordur teyzesinin öpücüğünü."

"Oldu canım."

"Görüşürüz."

Telefonu kapayıp, dosyayı aldığı gibi merdivenlere Yöneldi. Sözde Ahmet Bey'in asistanıydı ama masası Kerem Sayer'in katındaydı. Garip iş ilişkileri diye düşünürken çoktan bir kat aşağıya inmişti. Burası daha kalabalıktı. Bir ara Ahmet Bey'le konuşsa bu kata geçebilir miydi acaba? Sonuçta şanssızılığıyla burada kendine yer edinmişti. Kattaki odaların hepsi dolu olduğundan yukarıda çalışıyordu.

Hem her gün, her gün yalnızlık da zordu. Üstelik Kerem de şirkete hiç gelmiyordu. Belki o gelse arada iki lafın belini kırarlardı. Yağmur fazla uçtuğunu düşünerek içeri girdi. Ahmet Bey'e birkaç dosyayı gösterip onun dediği şeyleri kısaca not alırken dışarıdan gürültülü bir fren sesi yükseldi.

Bir ara meraktan kudursa da kesin gösteriş meraklısı biridir diye üstelemedi. Sonuçta altına araba alan herkes kendini bir şey sanıyordu!

"Bunları Kerem'in odasına bırak. Ara bir ara da şirkete uğrasın, tamam mı?"

Dengesiz [ZeyKer]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin