Selam Canlarım.
Nasılsınız?
Büyük günümüz geldi. Ben yazarken heyecanlandım, kahkaha attım. Olabildiğince özel yapmaya çalıştım. Umarım siz de beğenirsiniz.
Bu arada hepinizi de orada süslü püslü halde gördüm. Resmen salonlara sığmadınız :D
Günün, gecenin devamı öteki bölüme kaldı. Uzun yazıp tek atayım desem de sizi bekletmek istemedim. Her şey sizin hayal gücünüze kalmış. Gelinlik falan da dahil.
Keyifli Okumalar! :)
°Zeynep°
Sonunda düğün günü gelip çattığında, hayatım boyunca hiçbir zaman, yaklaşık bir buçuk haftanın hem bu kadar hızlı hem de yavaş geçtiğine şahit olmamıştım.
Kızlarla gittiğimiz alışverişler, küçük detayların üzerine düşünmeler, beni hayli yormuştu.
En sonunda el birliğiyle davetiyeleri de istediğimiz kişilere göndermeyi başarmıştık. Bunda arkadaşlarımın payını elbette yiyemezdim. Candan isteyerek gönderdğimiz belki yirmi kişi falan vardı ya da biraz daha fazla bilemiyordum ama diğerleri işten arkadaşlarımız, biraz hatta bayağı sosyetik kişilerdi.
Onları çağırmakta çekinmemiştim, neden çekinseydim ki? Kerem'in benim olduğunu dünya duymalıydı bana göre. Ama şimdilik ülkeyle idare edecektim. Elbette davet ettiğimiz birkaç işinin ehli gazeteci düğünü gözlemleyecek hem yalan yanlış bilgiler vermekten kaçınacak hem de fotoğraflarımızla işi kanıtlayacaktık.
Kerem'le de o günden sonra herhangi bir sorun yaşamamıştık tabii. Zaten yaşamayacağımıza güvenim tamdı, onun bana kızdığını sanmıyordum. Sadece yapısı gereği bir şeyleri irdelememe sinir oluyordu. Ve de erkeklere özgü bir dışa vurumla bunu öfke olarak geri veriyordu.
Şimdi bizim kızlar giyinmiş, hazırlanmış, annem bile tam takım bir halde karşımda dururken ben aynadaki yansımamdan kuaförün saçıma neler yaptığına bakıyordum.
Bizde işler biraz garip mi ilerlemişti bilmiyordum ama bugün sabah çok erkenden düğün mekânına gelmiştik. Bu tartışma konumuz olmuştu.
Annem, benim evimden Kerem'in beni almasını savunmuş, Kerem buna şiddetle karşı çıkıp zaten yaşadığımız evde olmamın bir farkı olmayacağını söylemişti. Ben iki arada bir derede kalmış haldeydim. En sonunda ayarladığımız kuaförlerin düğün mekânında beni hazırlaması konusunda anlaşmıştık. Durumdan da memnundum, bana fark etmezdi.
Üstelik gelin odası gayet geniş ve konforluydu ve insan stresten bunu düşünmüyordu bile. Belki ben düşünüyordum!
Oy birliğiyle saçımın dağınık topuz olmasına karar vermiştik. Tabii bunu devlet meselesi haline getirmemizin manası yoktu ama biz getirmiştik. Gelinlik modelime uygun olacağını düşünmüş, genelde gelin topuzlarının meşhur olduğunu bildiğimizden de bunda karara kılmıştık. Tek fark, benim saçım normalde kıvırcık olduğundan düzleştirilmiş, sonra yeniden hafifçe dalgalandırılıp, tutturulmuştu. Son zamanlarda hafif uzayan saçlarım da bu halde bana yakışmıştı doğrusu. Aynada kendime baktığımda hoş bir kadın görüyordum en azından.
Ellerime manikür yapılmıştı ve ben onları dinlendirirken, bir kadın da göz makyajımla uğraşıyordu. Benim tepemde iki üç kişi çalışırken kızlar rahatlıktan kırılıyorlardı.
Annem bugün yine biraz duygusaldı. Haklı olarak tabii. Zaten duygulanmasa kırılırdım ona. Kızlar fazladan ısrar ettiği için dün gece benim evimde, yani eski evimde, kendi aramızda bir gece yapmıştık. Pijamalarımızla. Herhangi özel bir şey istememiştik. Önemli olan birlikte olmaktı. Yani ben bekar halimi evliye çevirmeden önce.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dengesiz [ZeyKer]
FanfictionArabanın kaputuna yaslanmak için adımımı attığımda karanlık ve boş sokakta yankılanan sesleri duydum. "Sen kimsin lan? Ha kimsin söyle! Ne hakla bana böyle şeyler dersin?" Yönümü değiştirip kapının kolunu tuttum ama açmadım. İçimdeki dürtü beni...