Selam Arkadaşlar. Nasılsınız?
Bölümü şimdi tamamladım. Bu bölüm dediğim gibi YağCan. Umarım seversiniz. Ben severek yazdım. Zaten sevdiğim tatlışlarımdı. Gerçi karakterlerimin hepsi benim bebeklerim.
Şimdilik böyle dursun. Birkaç bölüme yine değiniriz onlara. İyi Geceler.
Keyifli Okumalar! :)
Yağmur, Zeynep'le Kerem'in ilk dansını hayal alemindeymiş gibi bir hâlde, mutlulukla izlerken, neden hâlâ Rüzgâr'la Berra'nın da dansa kalkmadıklarını düşünmüştü. Sonuçta sevgililerdi. Gençlerdi. Zeynep'in yakın arkadaşlarıydı. Onlar da dans etse ne güzel olurdu?
Kendini bu işlere katmayalı zaten çok oluyordu. Pardon, pardon hiç olmuyordu?
Yağmur ne zaman, biriyle çıkmıştı ki? Sanmıyordu?
Birkaç hoşlanma, aptal bir uçakta tanıştığı adama sözde aşık olma mevzularını ve üniversiteye öylesine gittiği yıllarda takıldığı birkaç çocuğu saymazsak hiç!
Tabii bunlar işi sayıya vurunca çok gibi gözüküyordu ama Yağmur hepsine sanki kızlarmış gibi bakmıştı. Hiçbiri onun kalbini tekletmemiş, nefesini arkadaşlarının ona anlatığı gibi kesmemişti.
Yağmur da kendine nefesini kesen birini bulmayı amaç edinmiş, o adamı bulana kadar da gerçek aşk diye dolanmamayı aklının bir köşesine yazmıştı.
Yalnızım, dostlar havasında gezmeyi iyi biliyordu ama gerçekten de kendini bir ilişkiye hazır hissediyor muydu?
Bir eksiklik her zaman vardı. Hep olurdu. Ama iş yaşamaya gelince çoğu kişi bunu kaldırmazdı. Saplantılı platonik aşıkları, ayrılık acısı çekenleri görmüştü Yağmur. Görmemiş biri de değildi elbette. Zeynep'in bile kısa zamanlarda ne hâle düştüğüne en yakından şahit olmuştu.
Gözü sol yanında sakince oturan, telefonundan biriyle mesajlaşıyormuş gibi gözüken Can'a kaydı. Bu adamla ne zaman konuşursa konuşsun, hep bocalıyor, olmadık hareketler sergiliyordu. İlk tanıştıklarından itibaren hem de!
Bunu neden yaptığını bilmiyor, davranışlarını kontrol edemiyor, üstelik aralarını da tam olarak düzeltemiyorlardı.
Kerem'le Zeynep, yani en yakın arkadaşları evleniyordu ama onlar hâla doğru düzgün iki lafın belini kırmamışlardı. Kendi kendine gülümsedi. Tam o sırada Berralar dansa kalktı ve Yağmur bir anda sağ tarafında bir ürperti hissetti.
"Acaba bu güzel bayanı dansa kaldırabilir miyim?"
Boynu ürperirken, hızla ayağa kalkmamak için kendini zor tuttu. Tabii ani bir çığlık atmamak için de.
Kafasını o tarafa çevirdiğinde biraz önce ona doğru eğilen adam da doğrulmuştu.
Yağmur bu adamı birkaç defa şirkette gördüğünü hatırlıyordu. Adam yakışıklıydı.Çok! Kerem'in nadir geldiği şirketinde bazen bu adamla konuştuğunu iyi hatırlıyordu. Keskin gözleri, kuvvetli hafızasına şükretti. Ama şaşkın bakışlar atmaktan da kendini alamıyordu.
Kendini iki arada kalmış gibi hissederken -ki bir nevi kalmıştı- tedirginlikle mırıldandı.
"Ben-"
Tam o sırada Can da kafasına diktiği içkisini bitirip boş bardağı masaya sertçe koymuştu. Gencim güzelim, oturmak benim neyime diye düşünen şeytanı onu dürttüğünde yerinden zariflikle kalktı.
"Neden olmasın?"
Hiçbir zaman çıtkırıldım bir kız olamamıştı. Olmayı istemişti, hatta herkes ona sen böylesin diyordu ama o kendini kaba saba görüyordu. Biraz özgüven eksikliğinin olduğu kesindi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dengesiz [ZeyKer]
ФанфикArabanın kaputuna yaslanmak için adımımı attığımda karanlık ve boş sokakta yankılanan sesleri duydum. "Sen kimsin lan? Ha kimsin söyle! Ne hakla bana böyle şeyler dersin?" Yönümü değiştirip kapının kolunu tuttum ama açmadım. İçimdeki dürtü beni...