Selam Dostlar. Nasılsınız?
Bölümü yazdım, hop geldim.
Buralara kopuk uğradığımdan arada hikaye öneri isteklerinizi falan kaçırıyor olabilirim. Varsa yeniden yazın, önermediklerim.
Keyifli Okumalar! :)
Anlatsa derdini, şu an Kerem'i kimse anlamazdı.
Sadece yaşayanların bildiği, hissettiği o anlardan birinin içindeydi sanki. Çözüm için bir fikir sunmayınca Can'ın ayarladığı şekilde devam etmeye karar vermişlerdi. Sonra da Can hariç diğer adamlar evi terk etmişti.
Salondaki koltukta boş boş ne yapacağını düşünerek oturan Kerem, mutfakta uzun telefon görüşmeleri yapan Can'ı hayâl meyâl duyabiliyordu.
Aslında ne konuştuğunu merak ediyor, kimlerle bağlantı kurduğunu öğrenmek istiyordu ama kafasını kurcalayan o kadar çok şey vardı ki. Korkmuyordu olacaklardan desek yalan olurdu. Korkusu kendi için değildi ama ya onun dışındakiler de zarar görürse? Meselâ Zeynep.
Söylenilen şeyler gerçek olabilir miydi? Cidden kendini bu kadar kaybedip birini öldürebilir miydi? Yoksa zamanında az çektirmediği adamlardan biri mi ölmüştü? Onunla işi bittikten sonra? Genelde işini temiz yapardı adamları, bu konuda onlara güveni sonsuzdu ama bu belirsizlik Kerem'i çok fena sıkıyordu. Hem katillik. Ona göre bir kavram mıydı?
Bazı şeyler açığa çıkana kadar ona rahat nefes almak yasaktı. Ama her şeyden önemlisi o, şimdi oturmuş en çok Zeynep'i düşünüyordu. Delice.
Böyle bir şeyi Zeynep duyarsa ne olurdu? Boka battığı kesindi.
Anlatsa, Zeynep anlamazdı. Ya da anlar mıydı ki? Ama ne diyecekti? Ben bir katilmişim, ruhum duymamış mı?
Ya da evet ben pislik bir katilim, bunu biliyorum mu?
Bilmiyordu ki.
Aşırı dozda aldığı uyuşturucular, geçmişte ona çok çılgın şeyler yaptırmıştı. Bunu biliyordu Kerem. Gerçi o sıralar bu kadar üne sahip değildi. Çok da gençti.
Bedeninin alışmaya başladığı ilk dönemlerde kavga ettiği bir barı yakmıştı meselâ. Allah'tan içindeki herkes son anda kurtulmayı başarmıştı. Yani bunu anında eledi. Hem seneler öncesi bir olaydı bu. Ne düşüneceğini şaşırmıştı resmen!
Sonra bir gün bir adamı öldüresiye dövmüştü. Sonrasında adamın iki hafta komada yattığına dair söylentiler duymuştu. Ama ölmemişti ya!
Hem bir şeyleri yapıyorsa keyfinden yapmıyordu ya. Karşısındaki adamlar da kaşınıyordu. Şerefsizler demeliydi.
Bir dakika ya, o yaptıklarının hepsini az da olsa hatırlıyordu. Unutmamıştı. Böyle bir şeyi yapsa da unutmazdı herhalde. Hem asla tek olmazdı o büyük olaylarda. Ee birini öldürmek de büyük bir olay sayılırdı. Hiç mi kimse bu adama dur dememişti? Yanından hiç eksik etmediği dostu Can nerelerdeydi? Yanında hiç kimsenin kalmadığı dönemlerde bile Can vardı. Hep vardı. O it, her delikten anında çıkardı. Lazım olunca yanında bulunmayacağı mı tutmuştu acaba?
"Ne düşünüyorsun?"
Can'ın kendisine uzattığı içki bardağını eline aldı. İşte yine çıkmıştı bir delikten. Onun adını geçirdiği yerde beliriyordu. Bildiğin iti an, çomağı hazırlaydı.
Tek eliyle saçlarını şöyle bir dağıtıp, yüzünü ovaladı. Boş düşünmemeliydi. Bunun bir fayda getirmeyeceği kesindi. Getirmiyordu da.
"Sence?"
"Ne yapacağız?"
"Bilmiyorum. Ama istersen sen şehir dışına çıkabilirsin Can, bir süre.."
![](https://img.wattpad.com/cover/27489056-288-k238216.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dengesiz [ZeyKer]
FanfictionArabanın kaputuna yaslanmak için adımımı attığımda karanlık ve boş sokakta yankılanan sesleri duydum. "Sen kimsin lan? Ha kimsin söyle! Ne hakla bana böyle şeyler dersin?" Yönümü değiştirip kapının kolunu tuttum ama açmadım. İçimdeki dürtü beni...