/ 196. Bölüm /

1.9K 109 57
                                    

Hello Arkiler. Bölümde geçen şeyler kendi zevkinize ve hayal gücünüze kalmıştır.

Keyifli Okumalar! :)

°Zeynep°

Derin bizi bunaltacak kadar zorluk çıkarmasa da tam anlamıyla kardeşini kabullenmiş değildi. Alışma aşamasındaydı. Kardeşini kucağına veriyor gibi yaptığımızda başta yadırgadı ve ona dokunmadı. Bebeklerle arasının iyi olmadığını söylemiştim ve kendi kardeşi de olsa iş pek değişmemişti. Sonra Demir'in yanağına hafifçe dokundu. Demir gülümseyince de Derin'le ikisinin daha da yakınlaştığına adım gibi emin oldum çünkü kızım da gülümsemişti.

Zaten Demir zamanının çoğunu uyuyarak geçiriyordu, gerçekten normalden daha uykucu bir bebekti bence ama bu sıralarda da Derin kendi kendine oynuyordu ya da Kerem'le bir yerlere gidiyorlardı. Havalar yeniden yavaş yavaş soğumaya başlamıştı ve yaz kış demeden içinde enerjiyi atmak isteyen kızım artık tam anlamıyla bir durdurulmazdı.

Ben ise çalıştığım o kısa vaktin ardından yeniden eve tıkılmak zorunda kaldığım için biraz üzgün evde boş boş oturuyordum. Yurdun müdüresi beni arayıp tebrik etmişti ve Özge başta olmak üzere orada edindiğim yeni çocuklarım ve arkadaşlarımla telefonda uzun uzun konuşmuştuk. Bu bu ara hayatımı güzelleştiren şeylerden biriydi.

Ben Demir'i uyutmuştum ve mutfakta yemek yaparken seslerini eve girerken duymadığım Kerem ve Derin mutfağa girip, aniden geldiler ve bana arkamdan sarıldılar. Elimdeki bıçağı kenara bırakıp onlara döndüm. Yüzlerinde muzip bir gülümseme vardı.

"Ne oluyor?"

Derin yerinde duramıyor zıplayıp duruyordu Kerem de en çekici gülümsemesiyle bana göz kırptı. 

"Ya merak ettim, hayırdır?"

"Sana bir sürprizimiz var."

"Biyden çok baba."

Ellerimi yıkadıktan sonra yeniden onlara döndüm.

"Ne?"

İkisi de birer elimden tutup beni salona çekiştirdiler. Görünürde değişik hiçbir şey yoktu. 

Sonra Kerem arkama geçti. Elleri soğuktu ve boynuma astığı şeyle bunun bir kolye olduğunu anladım. İşini bitince beni kenardaki aynanın önüne sürükledi. Kukla gibi onların beni çekiştirmelerine uyuyordum ama bunu zevkle yapıyordum. Kolyeyi görür görmez gözlerim doldu. Ailemize yeni katılan oğlumuzun şerefine onunla birlikte, Derin'in ve Kerem'in de adının yazdığı iç içe geçmiş üç halkadan oluşan harika bir kolyeydi bu. Beyaz altındı ve kenarlarındaki pırlantalar parlıyordu. Uzunluğu da göğüslerimin üstüne kadar geliyordu. Bu çok güzel bir şeydi.

Ben daha ne olduğunu anlayamadan rengarenk güllerden oluşan bir buketi ve büyük bir kutunun içindeki çikolataları da Derin elime tutuşturdu. Yere eğildim. Ona sıkıca sarıldım.

"Bebeğim sen annene mi aldın bunları?"

"Evet."

Güller bu havada olmasına imkan olmayacak kadar tazeydi ve mis gibi kokuyordu.

"Teşekkür ederim."

Derin bana sıkıca sarıldı. Yanağıma da kocaman bir öpücük kondurdu. Hakim olamadığım birkaç damla yaş gözümden kaydı. Daha önce hiç bu denli şaşırtıcı bir sürprizle karşılaşmamaıştım sanırım. Sonra kalkıp Kerem'e de sarıldım.

"Teşekkürler hayatım."

"Bitti mi sanıyorsun?"

Beni yeniden elimden tutup çekiştirdi. Dışarı çıktık. Kapının önünde ağzımı neredeyse beş karış açmama sebep olacak bir şaheser duruyordu. Mükemmel bir spor araba, tüm asaleti ve asaletine yakışır siyahlığıyla bana göz kırpıyordu. Bu Kerem'in değildi kesinlikle ve daha önce kendi arabamdan başka bir araba kullanmayışımın yanında bu kesinlikle kullanılmaya bile kıyamayacak kadar güzeldi. Kerem beni itmese yürüyemeyecektim. Arabanın yanına geldik. Kerem elindeki anahtarı bana uzattı.

Dengesiz [ZeyKer]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin