/ 168. Bölüm /

3.4K 190 36
                                    

Selam. Nasılsınız?

Bayram, seyran, okul derken zaman birden geçmiş. Ben bile farkına varamadım. Yoğun tempoyla bundan sonra yazabildiğim zaman atacağım. Girmelerim de kısıtlanır diye söylüyorum. Anlayışınıza güveniyorum. Zevk meselesi olmadığını anlayın yaneee :D

Kısa da olsa yazdım artık.  Bunun da farkındayım.

Keyifli Okumalar! :)

°Zeynep°  

Yağmur kadar istekli haliyle bizi şaşırtan Can olmuştu. İkisi karar verip, bir ay sonrası için düğün günü almışlardı. Düğün tarihi de belirlenince geriye detaylar kalmıştı. Birlikte çıkıp ufak tefek alışverişlere başlamıştık. Bunun yanı sıra Yağmurlar yeni bir ev de arıyorlardı. Çok kalabalık olmayan bir yerde, kendilerine ait, sakin, huzurlu bir şey düşünüyorlardı ama aceleye geldiğinden dolayı da daha pek bir şey bulamışlardı. Biz de onlar sayesinde her gün dışarı çıkıp mağaza geziyorduk. Onların düğünü için Berra'yla kendimize de kıyafet almamız gerekiyordu ama şimdiki öncelik Yağmur'du. İsteme günü için Yağmur'a kıyafet almıştık. Bu bir nevi de nişanlanma töreniydi. Ve şimdi bir hafta geçmişti, bugün akşam olay gerçekleşecekti. Düğün tarihi yaklaştıkça Yağmur iyice çıldırıyordu. Her zamanki panikliğiyle ya yetişmezse diye korkuyordu. Neyse ki dışarıyı ve gezmeyi çok seven kızım bana zorluk çıkartmamıştı. Annem, Yağmur'un annesi ve biz kızlar olarak çıktığımız alışverişlerde o da sakince durmuştu.

Zaten Yağmurların düğününden kısa bir süre sonra da kızım 1 yaşına girecekti. Bu da beni heyecanlandırıyordu. Tahminen onların planladıkları kısa balayından döndükten sonraki günlerden birinde olurdu. Günler yoğun geçtiğinden neredeyse tarihleri şaşırıyordum. Zamana yetişemiyordum.

Bugün akşam için Yağmur'un annesinin evinde toplanmıştık. Burası tam anlamıyla kız evi sayılmasa da yapacak bir şey yoktu. Semra teyze-Yağmur'un annesi- küçük ama kendine yetecek bir büyüklükte apartman dairesinde yaşıyordu. Bu evi de Yağmur'un yardımıyla aldığını biliyordum. Çok sorunlu olmayan bir mahalledeydi. Bugün için de her şeyi hazırlamıştı. En azından ikram için. Yine kendi kendimize olacaktık ve Can'ı benim annemin isteyeceğini öğrendiğinde biraz mırın kırın etmişti ama sonunda halden anlamıştı. O da farklı yollardan da olsa kızının iyiliğini düşünüyor, onu hiçbir şeyden mahrum bırakmak istemiyordu.

Yağmur bugün için özel aldığı nar çiçeği renkli, ip askılı elbisesini giymiş aynada kendi,ne bakıyordu. Yine olmadı mı diye düşünerek, onun saçlarını sade bir şekilde toplayan Berra'ya ve bana dert yakınıyordu. Ama onu boğmama az kalmıştı.

"Kızım çok evhamlısın ya. Bir sus artık!"

"Zeynep, kırma beni!"

"Çok güzel oldun ama ne istiyorsun?"

"Ya çok mu sade? Ya da abartı mı? Fazla mı spor? Nişanlık değil mi?"

"Yağmur yaşına tipine yakışacak bir şey tatlım."

"Emin misin?"

"Off!"

Kucağımdaki Derin'i biraz daha havaya kaldırdım. Kızımın keyfi yerindeydi. Yağmur'un buraya geldikçe kaldığı odasındaki eşyalarını karıştırmaktan fazlaca zevk alıyor onu yere bırakınca da artık öğrendiği emeklemeyle bir yerlere ulaşabiliyordu. Ama onun emeklemesiyle ben yandığımı fark etmiştim. Bundan sonra, hele bir de yürüyünce sürekli peşinde koşmam gerekecekti.

Gidip kendimi yatağın üstüne bıraktım. Derin'i de yanıma koydum.

"Bu odada kaç çocuk var bilmiyorum yani."

Dengesiz [ZeyKer]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin