Selam Canolar. Nabersiniz?
Size bölüm getirdim. Yine kısa oldu ama normalinden erken oldu en azından. Bundan sonra sık yayınlamaya çalışacağım ama bakalım.
Bu bölümün ithafı gulbursinnn'e gidiyor. Umarım beğenirsin canım. <3
**Film uydurmadır :D
Beğeni ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen.
Keyifli Okumalar! :)
°Zeynep°
Zaman geçiyordu, her zaman geçerdi, geçebilirdi ama akıp giderken insanların acısını, yalnızlığını ve üzütüsünü de yavaş yavaş dindirirdi.
Oysa ki bende işler hep ters işlerdi. Günlerdir aklımda hep aynı sahneyi döndürüp duruyordum. Bazen kendi kendime düşünüyordum duygu sömürüsü mü yapıyorum, olanları fazla mı abartıyorum diye? Ama hemen ardından içsel bir tokat atıp kendime geliyordum.
Yani böyle bir konuda neyi abartabilirdim ya da neden.
Olağan günler devam ederken zaman mekan kavramını çok silik yaşıyordum.
Mesleğime hâlâ devam ediyor, gelen insanlara yol gösteriyor, onlarla asrın neşelisi Zeynep gibi konuşuyordum ama üzerimde hep de bir kırgınlık taşıyordum.
Yağmur kendini yeniden zor da olsa işe vermişti. Yani zorluk derken Kerem'in şirketinde çalışmak istemiyordu. Benim yüzümden, ama ona, babasına çalıştığını hatırlatıyor, çıkmasının çok saçma olduğunu söylüyordum.
Yine de böyle bir teklifte bulunması bana kendimi değerli hissettirmişti. Yani garip bir şekilde çık oradan demek istiyor, pılımı pırtımı toplayıp başka bir şehre, gerekirse ülkeye gitmeyi teklif etmek istiyordum.
Berra ve Rüzgar da iyice kendilerini sevgililk curcunasına kaptırmışlardı. Sanki ilk kez tanışmış gibilerdi. Her şeyi, daha önce elli kez yaptıkları bir şeyi bile yeniden , yeniden yapıyorlardı. Onlara kızmak istiyordum ama ilk defa bu kadar garip bir aşkı yakından takip ettiğimden olacakları da her zaman merak ediyordum. Sevimlilerdi hem! Arkadaşlıktan aşka, gariplerdi.
Birilerinin mutlu olması da iyiydi. Bana acı vermiyordu ama içimdeki bir yerleri alevlendiriyordu.
Sanki ilk üzülen benmişim gibi günlerdir kendimi yiyip bitiriyor, bunun nedeni olarak bambaşka şeyleri düşünüyordum. Ama bunlara olanak vermek imkansızdı.
Üstelik karakterimin de son zamanlarda aşırı yıpranıp, zayıfladığını hissediyordum. Eskiden olsa bana denilen hiçbir şeyi takmayan ben bu aralar pimpirikli insanlar gibi her şeyin üzerine düşünüyordum.
Bence senin yeni birilerine, yeni bir şeylere ihtiyacın var!
Aşırı manyak, fazlasıyla deli, zaman zaman sürtük olup beni delirten iç sesim de beni yalnız bırakmıyordu tabi. Habire kafamın içinde konuşup duruyor aynı anda birden fazla sebebi kafamda döndürüp duruyordu.
Sıkıntıyla oflayıp arkama yaslandım. bacaklarım uyuşmuş, kıçım düzleşmişti. Ayağa kalkıp hafifçe gerindim. Bir masaj salonuna mı gitseydim?
Pencerenin kenarına gidip derin bir nefes aldım. Ama temiz hava yerine, her zamanki şehir havasını solmuştum. Acaba bizimkilerle birkaç gün ormana falan mı gitseydik. Ya alışveriş? Çılgınlar gibi para harcasam nasıl olurdu?
Yeni saç stili? Abartılı kıyafetler, sosyal medyada etkinlikler.
Kendime çekiz düzen vermek için düşündüğüm öneriler telefon sesiyle bölündüğünde yeniden masama yöneldim. Cep telefonumda yazan isme tüm küfürleri sıralayıp sabırlar dilesem de bir faydası olmuyordu. Aramasını istemiyordum.
![](https://img.wattpad.com/cover/27489056-288-k238216.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dengesiz [ZeyKer]
FanficArabanın kaputuna yaslanmak için adımımı attığımda karanlık ve boş sokakta yankılanan sesleri duydum. "Sen kimsin lan? Ha kimsin söyle! Ne hakla bana böyle şeyler dersin?" Yönümü değiştirip kapının kolunu tuttum ama açmadım. İçimdeki dürtü beni...