/ 184. Bölüm /

2K 120 44
                                    

Hello. How are you? Zgbdnxnfjf.

Tamam tamam bugün de üçleyip gideceğim. Hadi bakalım kıymet bilin, oy verin. Bu partiye siz de girin. :D

Keyifli Okumalar! :)

°Zeynep°

Bazen başkalarını eleştirsem de kendim de çok fazla önyargılı davranabiliyordum ya da erkenden pes edip, değişik kararlar verebiliyordum. Aradan bir ay geçmişti ve şimdi çocuklarla aram gayet iyiydi. O gün alınan şeylere olan meraklarından çocukların gözü beni görmemişti ama ertesi hafta, gittiğim ilk gün yanıma gelip benimle tek tek tanıştılar. Bunda biraz da Sema Hanım'ın ve Özge'nin katkısının olduğunu anladım.

O günden sonra her günümü birkaç kişiye ayırıp hayatları hakkında öğrendiğim bilgileri kaydettim. Burada çocukların benlik bir yardıma pek fazla ihtiyaçları yoktu aslında. Çoğu durumunu kabullenmişti. Bazıları küçük yaşta oldukları için kendilerine olanlara anlam veremiyorlardı. Aile kavramını pek tatmayıp büyüyenler de vardı, bebekken buraya verilip kısa ömürlerini burada geçirenlerde. Çoğu zaman anlattıkları ya da masumlukları canımı yakıyordu ama bu iş profosyonelliğine aykırı olduğundan elimden geldiğince güçlü durmaya çalışıyordum. Artık hepsiyle de arkadaştım ve çok rahat konuşabiliyorduk. Bir dertleri olduğunda bana ve diğer psikologlara anlatmaktan geri kalmıyorlardı. Birlikte çözümler üretiyorduk. Zaten okullar da haftaya açılıyordu.

Hayatım güzelleşmişti sanki bu özel hayatıma da yansımıştı. Kızım, beni gerçekten de pek fazla aramıyordu ama ilk günden sonra beni aramamasının daha iyi olduğu kararına vardım. Gerçekten de durup dururken bebeğimin gözyaşı akıtmasını istemedim. Kerem'le de arayı güzel bir şekilde halletmiştik. Bu güzel şekil fazla ateşliydi ama durumdan ikimizin de şikayeti yoktu. Baba-kız aşklarını hâlâ kıskansam da bunu kaybetmek yerine bununla yaşamayı öğrenmiştim. Olacakla öleceğe çare yoktu ve ben onları kıskanıp da çirkeflik yaptıkça sanki daha da bağlanıyorlardı bana inatlarına. Bu yüzden bunun hayatımı zehir etmesine izin veremezdim çünkü kıskançlığımın dozu öyle böyle değildi.

Bugün günlerden pazardı ve bir değişiklik yapıp, arada başlayan soğuk havalara inat pikniğe gelmiştik. Bu yazla alakalı son etkinliğimiz olabilirdi.

Üç çift olarak buradaydık, annem falan yoktu yani. Evde durup elit insanlar gibi barbekü yapabilirdik ama insan içinde pikniğin tadı çok daha başka oluyordu. Geldiğimiz yer güzel bir yerdi. Bol ağaçlar vardı. Diğerleri de bizim gibi düşünüş olmalıydı. Etraf kalabalık sayılırdı. Yine de geniş bir alan olduğu için kimseyle dip dibe gibi durmuyorduk.

Eşyalarımızı yayıp döktük. Çok şey getirmiş sayılırdık ama hepsi eğlence amaçlı şeylerdi. Mesela biz Derin için bir sürü oyuncak getirmiştik. Bebek arabası falan da vardı.

Yere yaydığımız kalın örtünün üstüne kızlarla oturmuştuk. Erkekler ileridelerdi, sigara içtiklerinden onları postalamıştık yanımızdan. Derin Kerem'le gitmek istemişti ve gidemeyince biraz da mızıldamıştı ama telefondan açtığım çizgi filme bakarken, şimdi sakinlemiş duruyordu. Teknoloji çağında, onun da teknolojiyle tanışması pek geç olmamıştı. Şimdi beş altı aylık tanışan bebeklere bakınca geçti tabii.

Her neyse şimdi Berra'yı köşeye sıkıştırmış, cuma günü öğrendiği bebeğinin cinsiyetini söylemesi için sıkıştırıyorduk. O da ayrı dertti. Başta kendisi de öğrenmek istememişti ama doktor aniden söyleyince yapacak bir şeyi kalmamıştı. Şimdi de ben öğrendim siz öğrenmeyin diyordu. Bu kız aslında bizim akıllı uslu kızımızdı ama hormonlar onu pert etmişti. Bize söylese ne olurdu söylemese ne olurdu ki? Sonuçta Rüzgâr öğrenmişti.

Dengesiz [ZeyKer]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin