Selamlar.
Her şeyin açığa çıktığı bölüm mü desem tam bilemedim ama Kerem'den gerçeklerin nasıl olduğunu öğrendiğimiz bölüm geldi.
ZeyKer'in barışmasına diyemesem de sahnelerine gram kaldı diyebilirim. Hadi bakalım.
Keyifli Okumalar! :)
Öğlene doğru, karanlık sorgu odasının loş ışığı Kerem'in yüzüne vururken, karşısındaki iki polis dikkatle ona bakıyordu. Kerem bir türlü hazır gibi gözükmüyordu ve yerinde sürekli kımıldanıp durması polislerin işlerine başlamasına engel oluyordu.
Daha önce de sorgulanmıştı ama o kısa sürmüştü ve karşısında halinden anlayan biri olarak Sinan vardı. Sorguyu yapacak olan polis yanındakine kamerayı ayarlamasını söyledi. Kerem bu adamın adını birkaç kere duymuştu burada. Genelde sorguladığı kişilerin hemen bir açığını bulduğuyla ünlü, yaşını başını almış biriydi. Ama daha genç göstermesi ve formda durması Kerem'i şaşırtmıştı. Kel, göbekli birini bekliyordu.
Bu sabah Zeynep'e gidişinin nedenini hâlâ düşünüyordu Kerem ve bu tür olaylardan oldukça sıkılmıştı artık. Nefes almaya çalıştı ama başarısız oldu. Aldığı nefes sanki boğazında takılı kalmışcasına onu zorlamıştı.
Tam da o sırada içeri giren Kerem'in avukatı da yerini aldığında sorgu başlamış oldu.
"Toplanan delillerin ardından bu son sorgun Kerem. Sonra, mahkeme kararını bekleyeceksin."
Kerem kafasını salladı. Karşısındaki adamın, hiç konuşmasalar bile takındığı bu ukala hallerine sinir olmuştu ama o, bu sıralar buluttan bile nem kapıyordu. Normal karşıladı.
"Şimdi, o gece nerede olduğunu, ne yaşadığını eksiksiz ve yalan söylemeden bize anlat."
Burada sürekli doğruluk ve dürüstlük adı geçiyordu ve Kerem bu durumdan cidden bunalmıştı. Ne yalanını görmüşte sallıyorlardı acaba? Tamam kurallar ve resmiyet, alışılagelmişlik de bir yere kadardı.
"Ben hiçbir zaman yalan söylemedim. Sana da söylemem, herhangi birine de. Hayatım boyunca da söylememişimdir."
"Öyleyse sorun yok?"
"Yok ama aynı şeyleri, farklı kişilere anlatmaktan bıktım."
"Başla! Kerem."
Adamın emri sinirlerini hoplatınca sandalyesinde geriye doğru kaykıldı. Bacağının birini diğerinin üstüne atmış, kollarını da sandalyenin arkasına rahatsızca koymaya çalışmıştı. Gözlerini açmakta zorlanır gibi bir hali vardı ki kızarmış göz çevresi de buna destek oluyordu.
"Sen kimsin de bana emir veriyorsun! Efendi ol, polis molis dinlemem ben."
Adamın onun cevabına şaşırdığı bariz belliydi.
"Emin misin Kerem? Hiç mi korkmuyorsun?"
"Ben kimseden korkmam. Senden hiç!"
"Cinayetin yanı sıra bir polise kafa tutmaktan da ceza alırsan?"
"Ben hiç ceza almayacağım için?"
"Neyine güveniyorsun bu kadar?"
Kerem hafif bir dudak hareketiyle güldü.
"Gösterirdim de ortam müsait değil."
"Seviyesizleşme!"
"Sen de her türlü cevaba açık sorular sorma."
"Kameraya kaydettiğimiz görüntüleri yarın bir gün bir yerde yayınlarsam peki? Ne olur hiç düşündün mü?"
"Bunu yapamayacağını bildiğimden düşünmedim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dengesiz [ZeyKer]
Fiksi PenggemarArabanın kaputuna yaslanmak için adımımı attığımda karanlık ve boş sokakta yankılanan sesleri duydum. "Sen kimsin lan? Ha kimsin söyle! Ne hakla bana böyle şeyler dersin?" Yönümü değiştirip kapının kolunu tuttum ama açmadım. İçimdeki dürtü beni...