/ 185. Bölüm /

1.9K 110 25
                                    

Günaydın.

Ay deli miyim neyim sabah uyanır uyanmaz bölüm atıyorum hahahay! Rüyamda mı gördüm ne shxhncc. Ne kadar da ponçikellayım.

Keyifli Okumalar! :)

°Zeynep°

Piknikten döndükten sonra Derin hasta oldu. Havaya kanmayıp, onu güzelce giydirmiştim ama oradaki huysuzluğundan da hastalık belirtileri olduğunu anlamalıydım. Neyse ki çok ağır değildi ama korkup onu doktora götürdük. Doktor bir şurup verdi, iğneyle daha kolay geçebileceğini söyledi ama Derin aşılarda bile çok ağlıyordu boşuna istemedim. Zaten zorunlu değildi, seçenek olarak sunulduğu için doktor da şurup işini onaylamıştı yani.

Mevsim değişiminden kaynaklanan bir hastalıktı, arada bir ateşi çıkıyordu ama aslında grip olmuştu bebeğim. Her anne baba gibi bebeğimizin hasta olmasına dayanamıyorduk biz de, bu yüzden Kerem'le onun üstüne düştük. Birkaç günde hastalığın ağır tarafını atlattı ama burnu akmaya devam ediyordu. Bu tıkanmasından çok daha iyiydi tabii. Bize de sarabilirdi ama yapacak bir şey yoktu. Kendimizi korumak adına vitaminlere başvursak da mikroplar gelmek isteyince kimseyi dinlemiyordu.

Hasta olunca normalde de nazını bize iyi geçiren kızım iyice nazlandı ben de onu bırakıp da işe gitmedim salı günü. Kaytarmalara erken başlamış gibi gözükmek istemezdim ama yapacak bir şeyim yoktu. Perşembe gitmeyi planlıyordum zaten bir aksilik çıkmazsa. Derin huysuz davranıp gün boyu benden ayrılmıyordu. Ben zorla ayırmasam tuvalete de birlikte girecektik. Yemek yaparken kucağımda oluyordu mesela, ben de ancak onun uyuduğu kısa vakitlerde çabucak bir şeyler hazırlamaya çalışıyordum. Annem yardım için bir gün geldi ama gözü onu bile görmedi. Zaten pek hali olmuyordu, ben de onu ağlatıp iyice halsizleştirmek istemiyordum.

Bugün de yine televizyonun önünde ikimiz de uzanmıştık, çizgi filme bakıyorduk. Derin ara ara hapşuruyor, ben de hapşurmasa da sık sık onun akan minik burnunu siliyordum. Yüzüstü benim vücudumun üzerine uzanmıştı. Başını yan çevirmiş televizyon izliyordu.

Kerem de evdeydi ve biz anne kız yatarken o bize hizmet ediyordu. Doğrusu Derin'e. Çünkü onun isteklerden bana sıra gelecek gibi değildi. Bu hizmet işini sevmiştim ama keşke yavrum da daha sağlıklı olsaydı diye yakınıyordum.

Uzanıyorduk ama gözlerim kapanmak üzereydi. Doğrusu korktuğum şeyin başıma geldiğini hissettim. Derin'le mecburen daha yakın olunca ve onu emzirirken falan mikroplar bana da bulaşmıştı kesin. Başım biraz ağrıyordu ve durduk yere de uykum gelmişti. Bunu yorgunlukla ağrıyan vücudumdan da çıkarabilirdim tabii. Önlemimi almıştım hafif atlatırdım herhalde ama hiç hastalık çekecek havamda değildim.

O sırada Derin yeniden hapşurdu.

"Çok yaşa benim güzelim, kıyamam ben sana."

Burnunu yeniden sildim. Hassas teni kıpkırmızıydı artık. Palyaço gibi olan kızımın burnuna gülümseyerek bakmaktan kendimi alamıyordum ama canının da yandığı belliydi. Çocuklar hastalık geçirirlerken bünyeleri zayıf olduğu için ne çok harap oluyorlardı. Keşke hiç hastalanmasalardı.

Kerem önümüzdeki sehpaya oturup bize baktı. Görüş açımızı engellemişti ve televizyonu göremeyen Derin mızmızlandı.

"Baba."

"Fıstığım dur bir iki dakika ya. İyice şu saçma şeyin hayranı oldun sen."

Derin burnunu ovuşturup ona baktı. Hasta diye ona pek dokunmuyordum o da gayet salaş takılıyordu artık. İyice uzamış saçlarını bile toplatmamıştı bana, pasaklı pasaklı geziyordu.

Dengesiz [ZeyKer]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin