Selam canlar. Nabersiniz?
Bu bölüm kısa ve Kerem'siz oldu baştan söyleyeyim. Ama akşama özel bir durum var geleceğimle ilgili. Bana dua edin de güzel şeyler olsun.
Beğenmeniz dileğiyle ve işin nereye varacağını merak ediyorsanız diye söyleyeyim kısa süre sonra bunları karşılaştıracağım. Zaten bölümde anlarsınız. Diğer bölümü de Kerem'den yazarsam bir iki bölüme olur. Yapacak bir şeyim yok ama sevmiyorsanız böyle şeyleri anlarım tabii.
Keyifli Okumalar! :)
°Zeynep°
"Haaayıır!"
Yataktan can havliyle kalkıp apar topar aşağıya inerken bizimkilerin, Rüzgâr hariç, merdivenin başına geldiklerini gördüm.
"Zeynep, ne oldu sabah sabah?"
"Yapmadım deyin!"
Anlamayan bir ifadeyi suratlarına oturtup, bana baktılar.
"Neyi yapmadık?"
"Siz değil safım ben. Ben, ayy yandım ben, yapmadığımı söyleyin!"
Yağmur azarlar bir ifadeyle elini kaldırdı.
"Yeni bir tokat istemiyorsan adam gibi sor."
Bu da uzun zaman beni böyle tehdit edecek gibiydi. Aman iyi ki bir tokat atmıştı.
"Ya neyi olacak? Gidip Kerem'e aşkımı itiraf ettiğimi. Böyle bir şey yapmadım değil mi? Hıh zaten ben kim bunu yapmak kim, yapmadım, değil mi?"
Sakinlikleri beni resmen öldürüyordu. Birbirlerine baktılar.
"Kuzum ee şey yaptın."
"Ahh."
Yığılırcasına merdivenin son basamağına oturdum. Yanmıştım resmen yanmıştım. Öyle bir anda gidip bunu söylemem, bitmiştim. Hayır tabii ki de durumda kötü bir şey yoktu fakat benim bu yaptığım resmen imkânsızdı. Ayrıldığımız gün gidip bunu nasıl söylerdim?
Şimdi az da olsa bir gururum vardı benimde. Adam beni itip kakarken, çocuk kandırır gibi sana aşığım diyemezdim ki! Yani bana ne kadar inanırdı. Sabah, senden nefret ediyorum Kerem; akşam, sana çok aşığım Kerem. Oyun muydu lan bu? Benim delik dondan fırlar gibi çıkmış aşkımı sorgulamaz mıydı? Yanarım yanarım hiçbir şey hatırlamadığıma yanarım bir de.
Ah kim bilir, Kerem o zamanlarda ne güzelmiştir? Şaşkın bir surat ama öfkeli bir ifade, sıkılmış yumruklar! Tabii bunlara güzel demem de sevdaya dahilse? Avuçlarımı yanaklarıma vurup kızlara baktım. Kıpkırmızı olmuş suratları, pancar olmuş tenleriyle bana bakıyorlardı. Lan boğuluyorlar mıydı yoksa?
"Kızlar?"
Seslenmemle nefeslerini bırakıp katıla katıla gülmeye başladılar. Eblek bir ifadeyle far görmüş tavşan, bahçesi yanan köylü gibi onlara baktım.
"Sorması ayıp ne oluyor?"
"Zeynep ay ne komiksin!"
Öyle mi? Çünkü ben hiç gülmüyorum da.
"Nedenmiş o?"
"Tabii ki öyle bir şey yapmadın Zeynep. Buna izin elbette vermedik. Ee malımızı biliyoruz."
Şaşkın şaşkın Yagmur'a baktım. Ayağa kalktım.
"Yemin edin. Allah! Üstümden öküz kalktı ya. Son nefesimi veriyordum burada?"
"Halin bayağı komikti ama."
"İyi gülebildiniz mi bari?"
Hâlâ sırıtan bir ifadeyle kafalarını salladıklarında ikisinin de kafasını yanlarından tutarak birbirine çarptım. Yumurta kafalılarım benim. Yokluğumda hemen azmışlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dengesiz [ZeyKer]
FanfictionArabanın kaputuna yaslanmak için adımımı attığımda karanlık ve boş sokakta yankılanan sesleri duydum. "Sen kimsin lan? Ha kimsin söyle! Ne hakla bana böyle şeyler dersin?" Yönümü değiştirip kapının kolunu tuttum ama açmadım. İçimdeki dürtü beni...