Selamlar Canlar. Nasılsınız?
Bölüm geldi. Bu durağan bir bölümdü ama bir tatile gitsinler daha iyi olacağına inanıyorum. Neyse bebekle şu olsun, bu olsun dediğiniz sahne varsa deyin bana. Elbette bende birçok sahne var ama benim aklımda olmayanlar da bulunur belki sizde. Sonra içinizde kalmasın ya da çocuğumuz zırt diye büyümesin. :D
Keyifli Okumalar! :)
°Zeynep°
Kendi kendime triplere girmemin üzerinden üç gün geçmişti. Bu üç günde Kerem cidden de daha dikkatli davranmaya çalışmıştı. Ama ben de eskisi kadar takmamıştım. İşte arada içime bir şeyler kaçabiliyordu ama kendimi haksız da bulmuyordum. Sonuçta ben gibi özgürlüğüne düşkün bir kadının da aylar neredeyse yıllar sona patlaması bu oluyordu. Yapacak bir şey yoktu. Başa gelen çekilecekti. Kerem de seviyorsa katlanacaktı.
Bugün de Yağmur'la dışarı çıkmıştık. Derin'i bebek arabasına koymuştum. Ortak bir yerde buluşup, havanın da güzelliğini fırsat bilerek sahil kenarına doğru güzel bir yürüyüş için anlaşmıştık. Şimdi de Yağmur arabayı ittiriyordu ben de derin nefesler alarak, etrafta değişen ne var ne yok diyerek anın tadını çıkarıyordum.
Yağmur'a anlatmıştım delirdiğimi o bana hak vermemişti. O gibi evlilik ve bebek hayalleriyle dolu biri için bebekten sıkılmak imkansız gibi duruyordu. Tabii demesi kolaydı ama ben onu evlenince, bir de çocuğu olunca görecektim.
Yorulduğumuza karar verip kenardaki bir banka oturduk. Derin'i hafifçe kendime çevirdim. Yanağına dokundum. İyi üşümemişti bebeğim. Yine de üzerindeki montun fermuarını biraz daha yukarı çektim. Tam bir pimpirikli anneydim ama bu halimi elbette bebeğimin hastalığına yeğlerdim. Minik prensesimin acıyla ağlamaması için her şeyi yapardım hatta.
"Yavrum, gezmeye mi çıktık biz teyzeyle?"
Dışarıyı seviyordu. Bu kesindi. Gülümsedi. Önden gözüken dişlerini yememek için kendimi zor tuttum. Sonra da oyalansın diye önüne birkaç oyuncağını koydum. Tabii hemen ağzına götürdü ama bunu engelleyemediğimden sadece gözlemlemekle yetindim.
"Ne iyi oldu çıktık bak? Sen deseydin ya sıkıldığını, arada ben bile bakardım bu tatlı böceğe!"
"Bensiz de başka birinde durmuyor ki?"
"Ben başkası mıyım? Aaa, aşk olsun!"
"Yağmur!"
"Ne?"
"Ee, sen ne yapıyorsun anlat bakalım?"
Hafifçe bana döndü. Ayaklarını da kıvırıp altına aldı. Giydiği salaş tişörtle ve şortla çok tatlı gözüküyordu. Bir an onun yaşında olmayı yeğledim. Aramızda çok fark olmasa da genç gençti sonuçta. Neyse ki ben de tarzımla farkı kapatıyordum.
Evet, Kerem'le dura dura zaten var olan egom üç beş boy daha artmıştı.
"İş bizde bitmedi canım. Sen gibi erken emekli olamadık."
Onun dediğine kahkaha attım.
"Ben emekli mi oldum? Bak sen?"
"Yani kocandan kaynaklı bir emeklilik bu?"
"Ben istemez miyim çalışmak kızım? İnsanların dertlerine çözüm bulmak bu hayatta sevdiğim yegane şeylerden biridir. Sen de bunu çok iyi biliyorsun. Bu eskiden beri böyle. Ama bu tatlı kızım doğunca mecburen bıraktım."
"Büyüdü artık. Bir yaşını doldursun geri dön sende?"
"Yani bilemem."
"Ne demek o?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dengesiz [ZeyKer]
FanfictionArabanın kaputuna yaslanmak için adımımı attığımda karanlık ve boş sokakta yankılanan sesleri duydum. "Sen kimsin lan? Ha kimsin söyle! Ne hakla bana böyle şeyler dersin?" Yönümü değiştirip kapının kolunu tuttum ama açmadım. İçimdeki dürtü beni...