Selam.
Yine zaman atlaya atlaya yardırıyoruz. Bunun bilincinde olun diye söyledim asdögfqldıbwe.
Keyifli Okumalar! :)
°Zeynep°
Günler, aylar yine birbirini kovaladı. Ben evde pek iş yapmıyorum, işimi özlüyorum diyordum ama ev işi her şeyden çok daha zordu. Mevsim değişip de kış gelince evi bir hastalık aldı götürdü. Yine dışarıdan içeri girmek bilmeyen kızım bahçede karla oynarken hastalanmıştı ve artık kardeşiyle de arası iyiydi. Ben onun hasta olduğunu fark edemeden Demir'i öpüp durduğu için ikisi de ateşler içinde birkaç gün yattılar. Bu zaman diliminde bir gram uyku uyuyamadım. Bir birini, bir diğerini kontrol ediyordum. Kerem de bu hastalık zamanlarında yaptığı gibi bizim diğer ihitiyaçlarımızı halledip, getirip götürmelerde büyük rol oynuyordu.
Oğlum da ablası gibi aşıdan nefret ediyordu. Her bebek gibi ya da. İlk aylarda yapılan sık aşılar onun kadar beni de bezdirmişti çünkü onlar ağladıkça ben kötü oluyordum. Ve alı yerinin birkaç gün acıması da cabasıydı. Resmen bebeğimin canı acır diye dokunmaya korkuyordum.
Her günümüz bir öncekinden farklı geçiyor, bir şeyleri kafasında bir yerlere tamamen oturtmaya başlayan kızımızın her gün merak ettiği daha değişik sorular oluyordu. Kızlar fırsat buldukça bana geliyorlardı ve beraber çocuk bakmaktan başka hiçbir şey yapamıyorduk. Ben de birkaç defa onlara gitmiştim ama iki çocukla hayat tek başıma hiç kolay değildi. En azından evde çoğu zaman Kerem oluyordu. Onun da yine işlerinin sıkışık olduğu dönemlerde kafayı yiyecek gibi oluyordum. Başta yardıma geleyim diyen annem de çalışma temposuna kaptırmıştı kendini ve aşkla yaptığı işini pek bırakamıyordu artık.
Oğlum gerçekten de bana düşkündü. Bunu gerçekten gönülden istemiştim ve gerçekleşmişti. Kıskanç kızım Kerem'i bize pek bırakmayınca biz de birbirimize düşkün olmuştuk.
Ama bu benim de sorun etmediğim bir hal almıştı. Galiba benim tek sorunum ilgisiz kalmaktı. Şimdi değişik sesler çıkartmaya çalışan ve beni artık daha iyi tanıyan oğlumla gün boyu keyif çatmak çok güzeldi.
Ama oğlum da ablasından geri kalmayacak şekilde mızmızdı. Tamam iyiydi hoştu ama bu her dediklerini yaptırma konusunda çocuklarımı asla değişik yetiştiremeyecektim galiba. Gülüşüp oynaşırken iyiydi ama canı sıkılınca derhal ağlamaya başlıyordu. Ve kolay kolay susayım da yoktu. İlla bezdirecekti. Onun çığlıklarına Derin bile dayanamıyordu. Halbuki kendisi de çığlık konusunda usta bir çocuktu. Bizim sorunumuz onlara kıyamamaktı ve Kerem de çok defa bunu bana söylemişti. Başta taviz vermeyecektik ama canımızdan bir parça, orada ağlarken nasıl dayanacaktık buna? Eğer gerçekten de söz geçirerek çocuk yetiştirebilenler varsa onlar da tebrik edilmeliydi.
Hızlı geçen aylardan sonra benim çocukların bir klasiği olan erken diş çıkarma sendromuna da yakalandık. Altıncı aya girmeden bir hafta kala Demir'in dişleri çıkmaya başladı. Tabii bu sürede damakları da deli gibi kaşındığından bulduğu her şeye saldırıyordu. Bu saldırdığı yerlerden en çok göğüslerim nasibini almıştı. Tam anlamıyla Kerem'e çeken oğlum neredeyse gün boyu emebilecek kapasitedeydi. Zaten doğumdan sonra da bu sayede hızla toparlanmıştı.
Artık favori mekanlarımızdan biri olan yatağımızda konuşan Kerem ve Derin'in seslerini duyabiliyordum duş alırken. Kerem'le sevişmelerimizi de artık banyo gibi daha ayaküstü pratik yerlerde devam ettiriyorduk. Çünkü uzun uzun seviştiğimiz zamanlar önümüzdeki iki yıl içinde de çok fazla olmayacaktı kesinlikle. Belki ondan sonrası bile meçhuldü ama o anları özlediğimden öyle umuyordum.
![](https://img.wattpad.com/cover/27489056-288-k238216.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dengesiz [ZeyKer]
Fiksi PenggemarArabanın kaputuna yaslanmak için adımımı attığımda karanlık ve boş sokakta yankılanan sesleri duydum. "Sen kimsin lan? Ha kimsin söyle! Ne hakla bana böyle şeyler dersin?" Yönümü değiştirip kapının kolunu tuttum ama açmadım. İçimdeki dürtü beni...