Yaz Yağmuru (+18)

Nasıl Bir Teşekkür?

İkinci bölüm sizlerle

Oy ve yorumları unutmayın..

Başlıyoruz 🏖️
______________________________________

Heyecandan kalbim yerinden fırlayacak gibi olurken kendimi toparlamaya çalışıp "Nasıl?" dedim.

Ne demek istiyordu şimdi bu? Teşekkürden kastı neydi?

Nefesi dudaklarıma değerken "Ne nasıl?" dedi.

Offff! Neden bu kadar seksisin sanki, nedennn???

Heyecanım yine kekelememe sebep olurken "Y-yani.." dedim. "Nasıl bir teşekkür?"

Gülerek geri çekilirken "Teşekkür ederim demek gibi mesela??" dedi. "Teşekkür etmeyi de mi bilmiyorsun?"

Utancımdan yanaklarım kızarırken "Ha, öyle.." dedim. GERİZEKALI! Madem normal bir teşekkürdü niye ağzımın içine girdin?!

Akıl bırakmadı şerefsiz..

"Teşekkür ederim.."

Islak saçlarını eliyle karıştırıp "Rica ederim." dedikten sonra çıkmam için kapıyı açıp "Bir şey lazım olursa yine gelebilirsin.." dedi. "Gelebilirsiniz yani."

Ona kafa sallayıp hızlıca çıktım odadan ve dış kapıyı da açıp koşar adımlarla aşağı indim.

Yanaklarım hala alev alev yanıyordu.

Kendi apartımıza girdiğimde merakla beni bekleyen kızların yanına koşup "Off!" dedim. "Ben bi bok yedim!"

"Ne oldu lan?" dedi Buket merakla.

Koltuğa oturup yüzümü ellerimin arasına aldım.

"Rezil oldum ya!"

"Ne oldu anlatsana!" dedi bu sefer Melis.

Daha fazla uzatmadan aptallığımı anlatmaya başladım.

"Ya bir adım atmış olalım diye internetin şifresini sormaya gittim. Şu ela gözlü olan açtı kapıyı.. Buğday tenli, kırmızı tişört giyen.. Arda biliyordur ona sor, odası şurası dedi. Şu dalgalı saçlı dediğim var ya! Bende dediğini yapıp daldım odaya.."

"Çıplak mıydı yoksa?" dedi Sinem heyecanla.

Utançla "Sayılır" dedim. "Duştan çıkmıştı, belinde bir havlu vardı işte.."

"Offf be!" dedi Melis. "Ne şanslısın lan Elçin!"

Hepsi gülüşmeye başladığında "Devamı var daha.." dedim. "Şifreyi sordum, gidecektim. Yüzüme yaklaştı. Teşekkür yok mu dedi"

"Ohaa! Ay ölücem şimdi! Ee??"

Buket'in sorusuyla devam ettim.

"Bende nasıl bir teşekkür dedim. Yanlış anladım salak gibi. Normal teşekkürden bahsediyormuş çocuk, odun gibi bişe demeden çıkacaktım yoksa."

Melis deli gibi gülmeye başladığında "Malsın sen" dedi. "Adım atmışsın ama hangi yöne onu bilemem!"

Elimle suratımı yellerken "Ağzımın içine girdi ama!" diye cırladım. "Öpmemi bekliyor sandım, ne bileyim ben??"

"Olsun be" dedi Sinem. "Bir şey olmaz! Böyle şerefsiz tiplerin hoşuna gider böyle aptallıklar. Sende hoşuna gitmişsindir merak etme.."

Aklıma gelen şeyle "Aslında.." dedim. "Adımı biliyordu."

"ne?"

"Onun adı Arda'ymış. Seninkide Elçin değil mi? dedi. Valizleri taşırken duymuş.."

"Ve unutmamış." diye devam etti Buket. Sonra elini uzatıp elimi sıktı. "Hayırlı olsun kardeşim, bir yastıkta kocayın!"